Rüzgarlı Pazar selleri ortasında kalmış bir adacıktır. Bir umut adacığı. Bir geçim adacığı.
Yazarın bu cümlesi Rüzgarlı Pazar'ı ne güzel de özetlemiş aslında. Üst geçitin geçim savaşçıları. Yoksulluğun, çaresizliğin,yaşama tutunmaya çalışanların adresi. Duran, Nimet, Cesur, Cino, Şapkacı Bacı, Dürümcü Baba, Doktor... Gün boyu birkaç kuruş kazanmanın peşinde üst geçitin sakinleri.
.
.
Yazarımız her bir karakterin hayat hikayesini anlatmak için kitabı bölümlere ayırmış. Her biri insanın yüreğine dokunuyor. Bunlar birbiriyle bağlantılı bir o kadar da ayrı ayrı okunabilecek tarzda. “Yoksulun evi uzaktadır, kimseler görmez. Yoksulun sesi kısılmıştır kimseler duymaz. Yoksulun yüzü soğuktur kimseler bakmaz; bakan olsa da yüzünü çevirip gider.” diyor kitabında Kutlu. Bizler de çoğu zaman görmezden geliyor,yüzümüzü çeviriyoruz. Sokakta çocuk işçilere, küçük bir tezgah açıp ekmek parası kazanmaya çalışanlara bakış açımızı değiştirecek bir kitap.