Sergüzeşt romantizm akımından realizme geçişini gösteren bir eserdir; edebiyatımızdaki ilk gerçekçi romanlardan biridir.
Türk edebiyatındaki önemi esaret ve insan ticareti konuşlarını eleştiren ilk eser olması realist anlayışla yazılan ilk eser olarak da öne çıkmasından kaynaklanır.
Romanda, Kafkasya’dan kaçırılarak İstanbul’a getirilen dokuz yaşlarındaki güzel bir Çerkez kızı olan Dilber’in ve kardeşinin yaşadıkları sıkıntılar, gördükleri insanlık dışı muameleler ve yaşadığı fiziki ve ruhi sıkıntılar ele alınmaktadır.
Romanda Osmanlı üst zümresinin esaret kurumuna bakış açısı eleştirilmiş yaşlı ve genç kuşakların çatışmaları da ele alınmıştır.
Asaf Paşa ve Zehra Hanım’ın zenginliği öne çıkarılırken genç kuşağı temsil eden oğulları Celal ise zenginliğin önemli olmadığını, asıl önemli olan şeylerin güzellik, insancıllık ve namus olduğunu savunmaktadır. Roman işte bu yönden kuşak çatışmalarını da ele almış olmaktadır.
Konusunu yaşanmış bir olaydan ve gerçek hayattan almış olan bu roman esir ticareti, sosyal sınıflar arasındaki çatışmalar, esaret, kölelik ve cariyelik konularına getirdiği yaklaşımlar, terbiye ve geleneklerin sosyal hayata tesirleri gibi unsurları ele almaktadır.
Keyifli okumalar...