Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tekil Nesneler (Mimarlık ve Felsefe)

Jean Baudrillard

Tekil Nesneler (Mimarlık ve Felsefe) Hakkında

Tekil Nesneler (Mimarlık ve Felsefe) konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Bir tekil nesne nedir? Tuhaf bir şey, bir tür göktaşı, tek bir noktada toplanmış, hiçbir şeyle değiş tokuş edilemeyen bir mutlak. Bir fikir olabilir, bir bina olabilir, bir renk, bir duygu, bir insan olabilir. Daima tekilliğidir onu tehlikeye atan. Kültürün medyatikleşmesi ve globalleşmesi, değerlerin değersizleşmesi ve yalnızca kanılardan oluşan bir düşüncenin genelleşmesi karşısında, tekil nesneler hâlâ nerede bulunabilir? Nasıl tanımlanabilir, yaratılabilir, korunabilir, tanınabilirler?  Söyleşilerini işte bu tema etrafında örüyor Jean Nouvel ve Jean Baudrillard. Mimar ve filozof. Çağımızı ilgilendiren başka temel, yakıcı sorunlara da değiniyorlar. Ütopyacı ruhu hortlatarak geleceğin şehrini hayal ediyorlar. Saydamlık ideali ya da ideolojisinin, siyasetten mimarlığa, hemen her alana nasıl yavaş yavaş nüfuz ettiğini soruşturuyorlar. Ve kadim mesele: özgür olmanın zorluğu. Her ikisinin de yapıt ve araştırmalarına kaynaklık eden "tekillik" motifi üzerine bir deneme. Aynı zamanda bir etik oluşturma çabası. Dünyadaki büyük değişimlerle cebelleşen tutkulu ve sürükleyici bir metin. Mimarlık ve felsefe, daha önce hiç bu kadar açık ve kesin bir şekilde "karşı karşıya" gelmemişti. K. Michael Hays'in önsözüyle…
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 53 dk.Sayfa Sayısı: 102Basım Tarihi: 11 Mart 2010Yayınevi: Yapı Endüstri Merkezi Yayınları
ISBN: 9789944757454Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 66.0
Erkek% 34.0
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Jean Baudrillard
Jean BaudrillardYazar · 33 kitap
Jean Baudrillard (Jan Bodriyar) (d. 27 Temmuz 1929, Reims - ö. 6 Mart 2007), Paris), ünlü Fransız düşünür/sosyolog. Medya teorisi, Postyapısalcı felsefe ve postmodernizm üzerine olan çalışmalarıyla ünlenmiştir. Fransa'da bir devlet memurunun çocuğu olarak doğdu. Sorbonne Üniversitesi'nde Almanca okudu, ailesinde üniversiteye gitmiş olan ilk kişiydi. Mezun olduktan sonra bir süre eğitim kurumlarında Almanca öğretmiştir. 1950-1960lardaki bu dönemde, Cezayir sorunu yaşamını ve düşüncesini fazlasıyla etkilemiştir. Almanca öğrettiği bu dönemde doktora tezine de (sosyoloji üzerine) devam etti. 1966'da doktora tezini bitirdi, tezinin başlığı "Thése de troisiéme cycle: Le Systéme des objets" idi. 1966 yılının Eylül ayında Universite de Paris-X Nanterre'de (Nanterre Üniversitesi - Paris-X) asistan oldu. 1968'deki öğrenci eylemlerinin etkisinde kaldı, Yapısal Marksizm ve medya teorileri ile ilgilendi. 1972'de aynı üniversitede, profesör olarak, sosyoloji öğretmeye başladı. 1987'dan 1990'a kadar Üniversite de Paris-IX Dauphine'de (Dauphine Üniversitesi - Paris-X) görev aldı. "Eski Yugoslavya'daki Müslümanların maruz kaldığı soykırım, Yeni Avrupa Düzeni'nin evrim sürecinde bir aşamadır. 'Etnik temizliğin' infazcısı olan Sırplar, yeni biçimlenen bir Avrupa'nın öncülüğünü yapıyorlar." (Lettre dergisi, Kış 2005) Bugünün siyasi ve ideolojik akımlarını reddetmesi ününün artmasına neden olmuştur. Bugüne kadar birçok önemli çalışmaya imza atmıştır. Simülasyon kuramını oluşturmuş, kitle zihni üzerine çarpıcı satırlar yazmıştır. Tüketim üzerine düşünceleri ve yapıtları ise onun ününe ün katmıştır. Medya ve kitle iletişim araçlarına dair eleştirileri de diğer düşünceleri kadar çarpıcıdır. Birinci Körfez Savaşı üzerine yaptığı açıklamalarla, Körfez Savaşı'nın oluşumunu ve etkilerini entelektüel bir açıdan farklı bir şekilde yorumlamıştır. Simülasyon evreninin ortaya çıkışı II. Dünya Savaşının sonuçlarıyla bağlantılıdır. Baudrillard'a göre II. Dünya Savaşı sonrası sağ, solun işlevlerini yerine getirmeye başlamış; yani, sosyal devlet ilkesi ortaya çıkmıştır. Ayrıca sanayi ve tarım sektörlerinin belirleyiciliği iletişim ve hizmetler sektörlerinin belirleyiciliğinin ardına düşmüştür. Bu veriler batıda bir çeşit durağanlığa sebep olmuş ve batı kendi ekseni etrafında dönmeye başlamıştır. Bu kendi etrafında dönüş süreci kavramların içlerinin boşaltılması sonucunu doğurmuştur. Artık her kavram televizyonlardan akmakta, insanlar teknolojinin onlara sağladığı bu rahatlık sayesinde herhangi bir şeyi derinlemesine düşünememektedir ve iletişimi sağlamak adına yaratılan cansız kitle iletişim araçları kendilerine yüklenen işlevden, yani aracı olma konumundan çıkıp bağımsız bir kendilik haline gelmiştir. Birey ise bu durumu çaresizlik içinde izlemektedir; her şeyin farkındadır, fakat rahatlığından da taviz vermek istememektedir. Baudrillard'ın örneğine bakacak olursak: Birey televizyonda Sudan iç savaşını, herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlemektedir. Televizyonu kapattıktan sonra Sudan'daki iç savaş devam etse bile onun için bitmiştir. İşte bireyin yaşadığı bu evren simülasyon evrenidir. Her şey görüntülerden ibarettir ve cansızdır.