bu hikayeyi birçok kişi bilir.özellikle şiir ve cemal süreya sevenler.ezberlememe rağmen her okuduğumda aynı hüznü yeniden yeniden ve yeniden hissediyorum. bir cümlesi var ki içimin en derinlerine dokunup kanatmayı başarıyor yine.
"acıların adını ,ağustos koymalılar..."
kadının sosyal alanının şiire baş öğe yapıldıktan sonra diğer niteliklerle süslenilmesi, cemal süreya'nın öteki şiirlerinde bu denli etkin halde görülmez.aşk burada nitel bir form olmakla birlikte anlatıcının hayal dünyasında şekillenen bir unsur, şeklin ötesindeki soyut anlamıyla da dünyayı değiştirebileceği düşünülen bir olgudur:
"birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil"