Zor Yıllar, ilk okumaya başladığımda karakterlerin düşünce yapısını kavramakta zorlandığım, daha doğrusu bakış açılarını garipsediğim bir kitap oldu. Fakat okumaya devam ettikçe insanların içerisinde bulundukları durumu ve bu düşünce yapısını oluşturan faktörleri anlamlandırmayı başardım.
Sanayi devriminden izler taşıyan bu kitapta üst sınıf duyguların gereksiz olduğunu, hayallere ve merak etmeye yer olmadığını, eğlencenin fayda sağlamadığını savunuyor. ‘İki artı iki eşittir dörttür’ düşüncesi kalıplaşmış şekilde önünüze çıkıyor. Bununla birlikte maneviyattan uzak büyütülen, kendileri olamadıkları ve kendilerini gerçekleştiremedikleri için mutsuz olan çocuklar da göze çarpıyor. Diğer yandan işçi sınıfı, kendi düşüncesini savunmakta ve hakkını aramakta zorluk yaşıyor, çünkü onlar ellerinde olanla yetinmelidir sadece.
Konusu itibarıyla üzüldüm ve kederlendim. İnsanların hak ettikleri değeri görmemesi, düşüncelerinin dinlenmemesi ve hayatı mecburen yaşıyor olduklarını okumak bana bazı açılardan tanıdık geldi. Betimleme olarak da kitabın gayet başarılı olduğunu düşünüyorum; anlatılan o gri ve kasvetli hava okurken gözümün önünde çok net bir şekilde canlandı.
Ben ne kadar çeviri kurbanı olduğumu düşünsem de okuması keyifli bir kitaptı. Sosyolojik, psikolojik ve felsefi açıdan incelendiği takdirde içerisinde anlamlı mesajların bulunduğu ve dönemini iyi yansıtan kitaplardan biri olduğu kanısındayım.