303 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Momo.. Seninle tanışmamız 9 yıl öncesine dayanıyor. Dün gibi hatırlıyorum, 11 yaşına yeni girmiştim. Babamdan hediye olarak kitap almasını isterdim hep. Babam da ismine, kırmızı punto ile yazılmış olmasına, içerisindeki resimlere bakarak Momo'nun bir çocuk kitabı olduğuna kanaat getirmiş olsa gerek, elinde Momo'yla çıkagelmişti. Ee daha küçüğüm.
Momo
MomoMichael Ende · Kabalcı Yayınevi · 201366,3bin okunma
"Gözünü kapatıp, gördüklerini sevebiliyorsun o zaman :)
"Geçen sene okumaya başladığım kitabın ilk sözleri şöyleydi; Bir düşünün; Bitkiler sizi görüyor. Yanlarına gidip gitmediğinizi anlarlar, yanlarında durduğunuzu bilirler. Hatta üzerinizde ki gömleğin mavi mi yoksa kırmızı mı olduğunu bile bilirler. Bitkiler, sizin benim gibi çevrelerini resimler halinde görmezler elbette. Saçları seyrekleşmiş, orta yaşlı gözlüklü bi adamla, kıvırcık kahverengi saçlı güleç yüzlü küçük bir kızı birbirinden ayırt edemezler! Ama ışığı bizim gibi renk ve biçimde görürler" Sonra şunu düşündüm; Kalp açıklığıyla ve yargılardan uzak baktığımızda, bitkilerinde saflığından zerre kadar farkımız yok. Birini görmek istediğinizde ( özünü görmekten söz ediyorum) saçı, kaşı, gözü farketmeden içinde ki ışığı sezebiliyoruz! Gözünü kapatıp, gördüklerini sevebiliyorsun o zaman :)
Reklam
Kadınlar niçin tırnaklarını boyuyor? Parmaklara ve tırnaklara kına sürmek, milattan önce 3000 yıllarında Mısır’da çok yaygındı. Buna rağmen kadınların tırnaklarını boyama adetinin asıl kökeni Çin’dir. Çin’de kadınların tırnak renkleri, ait olunan sosyal sınıfın bir göstergesiydi. Milattan önce 600 yıllarında Çin hanedanının tırnak renkleri altuni ve gümüşi renklerdi. Daha sonraları kırmızı ve siyah renkler asaletin sembolü olarak yüzyıllar boyu kullanıldı. Mısırlılarda da, koyu kırmızı başta olmak üzere, kırmızının tonları asaletin derecesini belli ediyordu. Toplumun alt kademelerinde yaşayan kadınların tırnaklarını sadece soluk renklere boyamalarına izin veriliyor, kimse kraliçenin ve kralın tırnak boyalarının rengini kullanamıyordu. Eski Mısır’da krallar da tırnaklarını boyuyorlardı. Erkeklerin de tırnaklarını boyamaları Mısırlılar, Babilliler ve sonraları Romalı üst rütbeli savaşçılar arasında yaygındı. Romalı komutanlar savaşa gitmeden önce saçlarını yağlarla parlatmak, kıvırcık hale getirmek ve tırnaklarını dudakları ile aynı renge boyamak için saatler harcıyorlardı. Tarihte el ve ayak tırnaklarına gösterilen bu itina kapsamında manikür de vardı. Ur şehrinde yapılan kazılarda, Babilliler’e ait mezarlarda, saf altından manikür setleri bulunmuş olup mezarlardaki ölülerin tırnakları düzgün kesilmiş ve törpülenmişti. Kadınların boyanmış tırnakları, binlerce yıl önce de bugün olduğu gibi bakımlı olmanın, kültürün ve asaletin sembolüydüler. Ancak aynı zamanda da çalışanlar ile tüm günlerini tırnaklarına bakarak geçiren aristokratları ayıran bir göstergeydiler.
Sayfa 29 - AykırıKitabı okudu
Nadirattan Sevgiler
kumsaldaki kum tanesi gibi yalnızlığımız aynı güneşin altında aynı deryanın seyrinde esmer gecelerimizde esen meltem senden bana benden ona ve aynı ayakların altında ezilmişliğimiz
Yeni bi akım başlatıyım sjsjskks Kuzey Terazi (burç) Uyumak (fav aktivite) Basketbol (fav spor) Caillou (fav cocukluk karakteri) Bok gibi (hayat akışı) 9/10 (okul ortamı) 1 (aşk ile arası) Mavi (gözü) Kumral oluyo galiba(saç) Kıvırcık(..) 1.78 Enes (agası)
... Kıvırcık saçlı bir kadının yüzündeki hüzün gibiyim Raflarda kalmış eski bir kitap gibi, Asfaltta ceset gibi…
Reklam
Irkçılık zamanla kültürel alana daha fazla yayılınca, Amerikan estetik kültürü de beyazların güzellik standartları etrafında gelişti. Beyaz ırkın fiziksel özellikleri (örneğin açık renk ten, ince ve düz saç, küçük ve yukarı kalkık burun) güzel olarak adlandırılmaya başlandı. Karakteristik siyahi özellikleri (koyu renk ten, koyu ve kıvırcık saç, basık burun) ise çirkin kabul edilir oldu. Bu önyargılar hayali hiyerarşiyi insan bilincinin daha da derinlerine ince ince işledi.
Sayfa 149Kitabı okudu
140 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Uzun lafın kısası yoktu.
“Ben ne okudum yahu!” tepkisini hepiniz duymuşsunuzdur. Net olarak şunu söyleyebilirim ki, bu tepkiyi daha çok hak eden başka bir kitap okumamıştım. Hayretler içerisindeyim, özellikle son bölüm beni dehşete düşürmüş durumda ve bu inceleme zor olacak. Daha sonsözü gördüğüm anda Ali Ece çığlıklarımı atarak: “Dalga mı geçiyorsun be!” demiştim, çünkü
Kreutzer Sonat
Kreutzer SonatLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,8bin okunma
Yağmur Damlası
Bu, içinde sedaların, zenginliğin, kederin, saadetin, yalnızlığın, beraber olmanın, insan ömrüne takılı binlerce şeyin birbirine karıştığı yağmur damlası şuracıktaydı. _ Öyle bakma, derdi, öyle bakma bana!.. Yakın bir teneke dama damlayan soğuk yağmur damlasını bu sırada sırtımda duyardım. Bu damlanın peşinden nerelere kadar gitmek mümkünse gittiğim olurdu. Sokakta kalmış bir kedi, çıplak bacaklı bir çocuk, bir sefil, bir beyaz ense, bir kıvırcık saç, kaloriferli, kütüphaneli, bol ışıklı bir oda, güzel bir yüzün bir kenarına konmuş aynı yağmur damlası... Bir üzüntüdür beni kavrardı. Bu, içinde sedaların, zenginliğin, kederin, saadetin, yalnızlığın, beraber olmanın, insan ömrüne takılı binlerce şeyin birbirine karıştığı yağmur damlası şuracıktaydı. İyice kapanmış perdeleri sıyırıp camı açarak, bu damlayı rakıma damlatmak arzusuna kapılırdım. İçime o yağmur damlasından hasretleri, fakirlikleri, saadeti, insan hayatının saadet veya felaket gibi gözüken bütün cevherini doldurduğumu duyar, bu kadehe böylece, sevgilimin çok esmer yüzünde firar eden, kayıp giden bir tadı karıştırarak içindekini bir hamlede yutardım:
Sayfa 43 - Karidesçinin EviKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.