Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Neden olmasın, çok çok sana vizyonsuz derler, aldırma gül geç (:
".... _"Yolculuk mu?" diye sordu. "Hayrola, ne yana?" +"Girit'e. Neden sordun?" _"Beni de götürür müsün?" +Dikkatle ona baktım. Çukurlaşmış yanaklar, kalın bir çene, kabarık favorili kırlaşmış kıvırcık saçlar, kıvılcımlanan gözler. +"Neden? Seni ne yapayım?" Omuz silkti, alaylı, _"Neden? Neden?" dedi. "İnsan nedensiz bir şey yapamaz mı?..."
Sesi çok kalın, hırıltılı ve boğuktu. Kafası çok büyüktü. Saçları siyah, kıvırcık ve kabarıktı. Çenesi köşeli ve genişti. Göz kapakları şişti. Gözleri Ferit'in bakışlarından kaçıp bu şişkinliklerin altında saklanacak bir yer arıyormuş gibi sağa sola dönüyor ve bazen ıslak bir şerit haline geliyordu. Yüzü sapsarıydı. Etli çenesinin kenarlarından sarkan, tümsekler ve çukurlarla dolu, insan bakışlarına teslim olmamak için, kaşın bir ucunu yukarı, dudağın bir ucunu aşağı, yanakları sağa sola çeken türlü türlü tiklerle mânâlarını kaçıran ve idraki şaşırtan bir yüzdü bu.
Sayfa 153 - ÖtükenKitabı okudu
Reklam
"Haa," dedi Kıvırcık. "Yalnız olacağız diyorsunuz. Elbette, Kherion." Sonra sefil bir halde bana bakıp "Görüyor musun? Kimse bir keçiyi istemiyor," dedi.
"Onu kim suçlayabilir ki?" dedi Kıvırcık. "Artemis'le bir ömür? Offf... of." Thalia gözlerini devirdi. "Siz satirler yok musunuz, hepiniz aşıksınız Artemis'e. Aşkınıza asla karşılık bulamayacağınızı bilmiyor musunuz?" "Ama o... o kadar doğaya düşkün ki..." Kıvırcık bayılacak gibiydi. "Sen kafayı peynir ekmekle yemişsin," dedi Thalia. "Ah, ah..." dedi Kıvırcık, hülyalara dalmıştı, "işte biz, peynirle ekmek gibiyiz."
Yudum yudum aynı güzellikten Bir sen bir de ben içtiğimiz neydi söyler misin Bir şişe ay ışığı mıydı Bir parça bulut mu Yoksa dudaklarımızda tutuşan Birer damla köpük müydü Bırak sular yanıtlasın Sen omuzuma koy başını
Reklam
Aliye kasabaya muallime olarak geldi. Yüzü, henüz açılmayan bir gül goncasının mahcup kırmızılığını, çekingen güzelliğini taşıyordu. Pembe, ince yüzü üstünde iki kocaman menekşe gibi siyah kirpikli gözleri, küçük bir çocuk burnu, yüzünün bütün bu mütereddit ve cazip inceliğiyle tezat yapan bir nar çiçeği goncası gibi garip bir ağzı vardı. Biraz yumuşak ve kıvırcık siyah saçları, itina ile örttüğü sıkı, siyah baş örtüsünün altından şakaklarına, ensesine boşanıyor, yanaklarına, boynuna dökülüyordu.
Ara sıra kendi kendime derdim ki, "Sarmaşıklar gibi bir kere sarıldığı kalbi bir daha bırakmayan bu kıvırcık saçlar pek tehlikeli."
olabilir ;))
Cicim senin o kıvırcık, ateşin gül dudağın Goncelenmiş neş'e midir? Neş'elenmiş çiçek mi?
Sayfa 93 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hazreti Ali tarafından anlatılan Şemaili Şerif
Resulullah(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in boyu ne çok uzun, ne de çok kısaydı; orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa, ne de düz uzun saçlıydı; saçları kıvırcıkla düz arasıydı. Kaba görünüşlü olmayan değirmi bir çehresi vardı. Pembe beyaz tenli, iri siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzlu idi. Göğsünden göbeğine kadar ince tüyden başka kıl yoktu. İki avucu ve tabanları dolgundu. Yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına ve soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında "Nübüvvet(Peygamberlik) Mührü" vardı ki O, Peygamberlerin sonuncusudur.
Sayfa 150Kitabı okudu
Sevgilim Hayat
Yüzüme bak ve yüzümü hırpala yüzümü değiştir, dağlı bir anlatım bırak sen her hafta oğlunu leğende yıkayan hayat yaban, diri memelerinden ısırmak dudaklarındaki tuzu dudaklarıma almak için çok oldu tepelere vurdum kendimi bulutlara karıştım ve karanlık kahvelerde tıraşı uzamış adamlardan huylarını öğrendim senin. Mahmur bir tohumdun delikanlı
GÖLGELERİN İÇİNDEKİ SESSİZLİK
Herkes keyifle kahvesini yudumlamaya başladığı sırada Burcu artık zamanı geldiğini düşünerek Zeynep’e döndü ve şöyle dedi: ‘’Canım! Bizi gerçekten çok korkuttun. Yine! Bize neler olduğunu anlatmak ister misin?’’ Arkadaşları meraklı gözlerle kendisine bakarlarken, "Tamam, tamam! Elbette anlatacağım.’’ diye cevap verdi. Zeynep. Daha sonra
Tuhaf görünümlü canavarlar gerçek miydi? Yoksa bir hayal miydi?
Fön tutmadığı için çareyi kestirmekte bulduğu kıvırcık saçları kısacık ve sekilsizdi. Büyük annesinin tüm uyarilarina rağmen yemekten vazgeçemediği tırnakları, oje sürüklemeyecek kadar biçimsiz yüzünde beliren sivilceler tüm kapaticilara kafa tutacak kadar inatçıydi. Geniş omuzları ve aniden uzamaya başlayan boyuyla alımlı bir genç kızdan çok yeni yetme bir delikanlıyı andırıyordu. Giysi dolabı ise mini etekler ve elbiseler yerine vücut hatlarını gizlemesi için seçtiği ve onu olduğundan da iri gösteren bol tişörtlerin kargo pantolanlarinın ve oduncu gömleklerinin işgali altındaydı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.