Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gelin canlar bir olalım zalime kılıç çalalım yoksulun hakkın alalım Kula kulluk bitsin artık bu keşmekeş bitsin artık özü öze bağlayalım
Sayfa 65 - Altınpost Yayınları - 1. Basım 2012Kitabı okudu
Barbarossa, kelimenin bir başka yazımı. Latince kelimedeki rus, İtalyancada her nasılsa rossa (kızıl, kırmızı) olmuş. Barbarossa "kızıl sakal" anlamına geliyor. Kelimenin bu hali bizi "Barbaros Hayrettin Paşa"ya getirir. Britannica ansiklopedisinde Hayrettin Paşa adının önündeki Barbarossa lakabının kızıl sakal anlamına geldiği belirtiliyor. Bu ünlü Osmanlı denizcisinin asıl adının Hızır Reis olduğunu, Yavuz Sultan Selim'in ona Hayrettin (inancın, dinin hayırlısı) lakabını taktığını biliyoruz. Barbarossa'nın kızıl sakal anlamına geldiği, genellikle kabul gören bir açıklama.
Reklam
AKINCILAR ?..
*Gaza kim ettiler Allahu ekber Dediler her nefes Allahu ekber* Aşıkpaşazâde'nin, dillerinden bir nefes dahi Allahu Teâla'yı düşürmeyen ve onun uğrunda gazâdan başka bir iş düşünmeyen yiğit dilâverler diyerek övdüğü Osmanlı akıncıları, hafif süvari birliklerindendir. Temelinin Osman Gazi zamanında Köse Mihal tarafından atıldığı rivayet olunur. Uç
Sayfa 61 - Kartal Kanatlı YiğitlerKitabı okudu
Ulu Hakan II. Abdülhamid Han...
Bir de ona "Kızıl Sultan" derler değil mi? Bu, ne zıddıyle gösterilen dünya!..
Onlar da enayi değil miydiler, Kızıl Sultan gitti, hürriyet geliyor diye sevinen, sonra da dövünmeye başlayanlar ?
Sayfa 11 - EVEREST YAYINLARIKitabı okudu
Düşüne düşüne, yeni dönemin de eski dönemden farklı olmadığı, herkesin gölgesinden korktuğu yeni düzenin de muhaliflerini vahşi yöntemlerle ezdiği sonucuna vardı. O zaman Kızıl Sultan'ı deviren ihtilalin sebebi neydi? Hiçbir şey değişmeyecekse niye yaşanmıştı bunca altüst oluş?
Sayfa 190 - İnkılâp YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yeni devletin telâkkileri gibi insanları da "modern" olacaktı. Örnek vardı: Avrupa... Her vesileyle kuyumuzu kazan, her fırsatta haçlı güruhunu üzerimize saldırtan Avrupa... Onun gibi giyinecek, onun yazısıyla yazacak, kendi kültür kaynaklarımıza sırt çevirip tarihimizi inkar ederek onun kaynaklarına yönelecektik. Papa'nın teklifini kabulle hristiyan olmadığı için Fatih'i kınayacak, Yavuz'u "kanlı katil" ilan edecek, Sultan Abdülhamid'e "kızıl Sultan", Sultan Vahideddin'e "vatan haini" diyecek, bütün tarihi "hanedan tarihi" ilan edip kendimize Etilerden, Sümerlerden, Moğollardan ecdat arayışına çıkacaktık. Vesikalar, vakıalar önemsizdi. Nazarlarında tarih, bir ilim değil, bir sanattı. Objektif olunmasınının önemi yoktu. Sadece milli olmalıydı. Bunun için de "dini" unsurlardan ayıklanması gerekiyordu. Yani geçmiş reddediliyor, yok ediliyor, "yok" un üzerine geleceği inşa etmek gibi imkansız bir hayalin peşinde koşuluyordu.
Sayfa 274Kitabı okudu
Sultan Hamid, kızıl değil "Gök Sultan" dır. Herkeste bulunması mümkün ufak tefek kusurlarını şişirip erdemlerini inkâr etmekle ne Türk tarihi, ne de Türk milleti birşey kazanır.
"Ben tıfıl iken," dedi garip koca, "İslav u Çingan yurdu idi bu civar. Sonra İslav soyundan gelme Osman paşası var idi, geldi İslav memleketini Osman mülkü yaptı, sonra yukarıdaki biz gibiler ayrı düşüp Macar'a kaldı. Macar dilini belledik biz de, beylerine banlarına akça yedirdik. Sonra Osman oğlanı Mohaç'ta Macar'ı dahi yıktı, imdi ne İslav'ız ne Macar ne Türk. Hem İslav'ız hem Macar hem Türk." "Hepten Adem evladıyız, ana baba bir." "Ben Âdem evladı olmak istemem. Derdi çok. Belim ağrır yedi yıldır. Ağzımda diş yok, karı çiğner verir ağzıma ekmeği. Adem değil Cibriloğlu olaydım, göklerde dolanaydım. Âdemoğlu hak ister, akrabalık diler, gelinsin gidilsin ister, elin erdiği yer var ise oradan gedik diler. Aziz Tanrı güçsüz beden ilen bizden kulluk diler, elçileri buyruğa itaat diler, papazı-imamı itaate devam diler, kral ile sultan Tanrı'nın gölgesiyim der, yazıcısı gelir kızıl ilen beyaz sikke diler. Ana baba ebeveyn hakkını diler, kardaş mirasın yarısına konmak diler, oğlan atası tezelden gebermekle evinin taşını söküp kendine gayrı konak etmek, terekeyi savurup saçmak, ata ocağını hela edip ortasına delik açıp içine bir güzel sıçmak diler." “Hay dede. Yüzümü güldürüp derdimi unutturma.”
Sayfa 89 - İletişim Yayınları, 1. basımKitabı okudu
Yıllarca bu milletin okullarında, kürsülerinde, amfilerinde "Kızıl Sultan" diyerek hakaret edilen Abdülhamid Han hazretlerine ilk defa Necip Fazıl "Ulu Hakan" demiştir. Yine Üstadın diline mahsus bir ifade : "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." Çünkü Abdülhamid Han'ın üzerinden küfür yobazları İslam'la hesaplaştılar, Peygamber Aleyhisselamla hesaplaştılar. Üstad Necip Fazıl, küfrün ördüğü o barikatları imanlı yumruklarıyla dağıtan ilk kahramanın adıdır..
Sayfa 201Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.