Kıyâmet günü, Efendimiz’in şefkat kanatları altında bulunmak istiyor muyuz? O hâlde kendimizi muhasebe edelim:
Aile hayatımız, Allah Rasûlü’nün aile hayatına ne kadar benziyor?
Ailede diğer insanların çatışmalarının dışında kalmak zordur, bunun yanı sıra, diğer insanları kendi çatışmalarımızdan uzak tutmak da büyük bir cesaret gerektirir.
Toksik ailelerde kriz yaratmak için büyük bir şey olması gerekmiyor. Babanın işini kaybetmesi, bir akrabanın vefatı, anneanne ya da dedenin yanlarında yaşamaya başlaması, kız çocuğunun ilk erkek arkadaşı, bu erkek arkadaşla vakit geçirmesi, erkek çocuğun evden ayrılması ya da annenin hastalığı kriz ortamı oluşması için geçerli sebeplerdir.
İç içe dolanmış ilişkilerle büyüyen çocuklar, her zaman dış dünyadan onay ve tasdik beklerler. Sevgililer, patronlar, arkadaşlar, hatta yabancılar bile anne-babanın yerini almaya adaylardır. Hayatlarını bir uyuşturucu bağımlısı gibi onay ve tasdik arayışı içerisinde yaşarlar.
Bugün müslüman yuvalarını da darmadağın etmeye başlayan sayısız kuruntular değil, olur olmaz beklentiler değil, uhrevî ambalajlara saklanmış dünyevî hırslar ve endişeler değil, ancak Allah’a karşı rıza vardı. Birbirinden hak üzere râzı oluş vardı. Ruhları huzur ve sürûr ile müzeyyen kılan bir takvâ, yuvaların temel harcını oluşturuyordu. Babalar evlerde yıkılmaz bir direk gibiydi. Anneler de aslan yürekli evlâtlara bir kucak idi. Evlâtlar da ancak göz nûru yiğitler olarak yetişiyorlardı.
Birkaç gün sonra kendimi Brzeg'e giderken buldum. Uzun tren yolculuğu boyunca kendi kendime belki yüzlerce kez, orada her şeyin gözüme ne kadar sıkışık ve küçük görüneceğini anlattım; fakat aynı zamanda da bütün o sıkışıklık, küçüklük, yakında tekrar göreceğim memleketin aşinalığı içimi sevinçle dolduruyordu; gelişmiş olmasını istemiyordum, etki bırakması için o zamanki haliyle kalmış olması gerekiyordu; tam da naif öğretileri ve dizeleri de olmasa bir anı kitabı olmaktan öteye geçemeyecek eski bir çocuk masalı gibi.
İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtılar. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın hakiki ismi, "Birtakım yabancılar beslemek" ti.