Bulutlarda kimin gözleri saklı
Söyle, gece neden benzer insana
Ne zaman uzatsam, bakışlarımı
Bir ay gülümsüyor, gel diyor bana...
~ { Sanki gökyüzüm sesleniyor bana...}
geceleri beni bir dua gibi uykuya hazırlayan, Emily Dickinson'ın "Başka Bir Gökyüzü" şiirini içimden tekrarlayacaktım. Başka bir gökyüzünü özleyerek tabii ki.
Sınırsız, yüce gökyüzü, ne kadar farklı bizden! Uçsuz bucaksız maviliği ile, koşan, savaşan, bağrışan bizlerden, topu birbirlerinin elinden almaya uğraşan Fransız askeri ile Rus topçusundan ne kadar başka! Şu ağır ağır ilerleyen bulutlar... Nasıl olmuş da daha önce bu yüce gökyüzünü fark etmemişim! Onu sonunda keşfetmiş olduğum için ne kadar da mutluyum. Evet. Bu sonsuz gökyüzünden başka her şey boş ve sahte! Hiçbir şey, hiçbir şey yok ondan başka!
Gökyüzü öyle yıldızlı öyle berrakti ki, onu gören kendine sormadan edemezdi, nasıl oluyorda böyle bir göğün altında türlü türlü suratsız, kaprisli insan yaşayabiliyor?