nasılki insan küçük bir âlemdir, yıkılmaktan kurtulamaz.
Âlem dahi büyük bir insandır, o dahi ölümün pençesinden kurtulamaz.
O da ölecek, sonra dirilecek veya yatıp sonra subh-u haşirle gözünü açacaktır.
Maddenin üstünde bir mânâ, fiziğin ötesinde bir metafizik gerçeği, dünyadaki bütün kıymetlerden başka ve onların üstünde bir ruh ve bir Allah vardır. Bu gerçekler bilinmedikçe, ilim ve teknik bu bütün içindeki yerini almadıkça insanlık buhrandan buhrana sürüklenecek, huzur ve sükûna kavuşamayacaktır.
Maddecilikten kurtulamayan, her şeyi fizik kanunları ile laboratuvarlarda izaha kalkışan yirminci asır medeniyeti idrakini genişletmelidir: "İnsan ruhunu anlamadan atomu izah etmek mümkün değildir." "Bir öksürükle gökte bir yıldızın düşmesi arasında sıkı münasebetler vardır ve bunlar bir büyük oluş prosesinin ayrı ayrı görünüşleridir."
Aziz Paul'un dediği gibi, hiçbir insanın haklı olduğu söylenemez, çünkü hiçbir insan Allah'ın mertebesine erişememiştir. Kanun, insanların erişemeyecekleri kadar uzak bir mahkemenin iradesini belirtir.