Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsan ve Düşünceleri

Profil
İnsan başka hiçbir yerde kendi zihnine çekildiğinde deneyimlediğinden daha huzurlu ve sakin olamaz, özellikle de zihninde kendisini hemen ve tam olarak rahatlatan düşüncelere dalabiliyorsa; rahatlamayla kastettiğim basitçe insanın zihninde bir düzene kavuşmasıdır. Bu yüzden sürekli içine çekil ve kendini yenile.
Sadece, biri aniden, "Şu anda ne düşünüyorsun?" diye sorduğunda bir kerede ve açık yüreklilikle "bunu" veya "şunu" diyebileceğin türdeki şeyleri düşünmeyi âdet edinmelisin, böylece bu yanıtla aklındaki sade, nazik ve sosyal yapına uygun olan her şeyi ortaya koymalı, haz, eğlence, rekabet, kıskançlık, şüphe veya düşündüğünde yüzünü kızartabilecek herhangi bir şeyi aklından geçirmediğini göstermelisin.
Reklam
Hayat yaşamaya değer. Ama mutsuzluklar ve yanında var olan hayata inancım, irade ve tutku arzulamanın karşısında ertelediğim hallerim ve hayallerim için direnç gösteremeyecek inadımın olmayışı, başarı ve azmin yanında adım atmaktan korkan cesaret kırıntılarının var olması gibi karışık bir düzen içinde kaybolmaktan çok korkuyorum.
(...) önünüze çıkan her insanla tartışmayınız, tanıdığınız ve hepten saçma şeyler ortaya koymayacak ve böylece utanmak zorunda kalmayacak kadar aklının var olduğunu bildiğiniz insanlarla tartışınız. Delillerle tartışınız, otorite özdeyişleri ile değil; delilleri dinleyiniz ve onların üzerine gidiniz; nihayet hakikate değer veriniz, muhalifin ağzından çıksa bile gösterilen sebepleri severek dinleyiniz ve onlara katlanmak için yeterince adil olunuz; hakikat karşı tarafta ise haksız çıkmayı kabul ediniz.
Çünkü insanlardaki üşengeçlik, onlara zahmet edip kontrol etmektense en iyisi hemen inanmayı önerir. Böylece günden güne böylesi tembel ve saf taraftarların sayısı artar. (...) Diğerleriyse herkesin kabul ettiği fikirlere itiraz eden huzursuz beyinler ve herkesten daha akıllı olmak isteyen ukala delikanlılar olarak görülmesinler diye, genel kabul gören şeyi kabul etmeye mecbur kalıyorlardı. Muvafakat etmek artık görev haline gelmişti. Düşünme yeteneği olan azınlık artık susmak zorundaydı. Konuşma yetkisi olanlar ise kendi fikri ve kendi yargısı olmayan kimselerdi, sadece başkalarının düşüncelerini yankılandıranlardı; bununla birlikte bu insanlar o fikirlerin çok daha ateşli ve çok daha heyecanlı savunucuları olmuştu. Çünkü onlar başka düşüncede olanlardan, sadece başka inanışta olmalarından dolayı değil, aynı zamanda kendi kendine karar verme cüretkarlığından dolayı da nefret ediyorlardı; bunu kendileri asla yapamazlardı ve gizliden gizliye de bunun bilincindeydiler.
"İnsanın cehennemi ihtiraslarının doymadığı yerde başlıyor."
Reklam
Ne başkalarıyla tartışabilir ne de kendimi savunabilirdim. Biri beni eleştirirse, ilk düşüncem karşımdakinin tamamen ve bütünüyle haklı olması gerektiğiydi, çok büyük bir hata yapmış olmalıydım, her şey bu kadar basitti işte.
Sayfa 15 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Nitekim hepimiz, düşüncelerimizin efendisiyiz. Zararlı bitkileri sökebilir, onlara hayat veren Toprak parçasını bile yok edebiliriz. Sessiz sakin bir ortam buluruz ve eğer düşünce ağzımız hassas şekilde örülmüşse gözlerimiz de kaparız. Bununla da yetinmez, bize yardım edecek direkt sunulan durumları kullanırız. Yüksek sesle konuşur, düşüncelerimizi yazıya dökeriz. Özellikle yazı, uzun düşünme süreçlerinde harika bir destekleyicidir. Düşünceyi canlı tutar, el ve göz hareketlerini onun iş birlikçisi haline getirir.
" Biz de, bazen kendimize acırız. Bu, yaşamamıza yardımcı olur. Bu sizin pek anlayamayacağınız bir duygudur ve size pek cesur gelmeyebilir. Oysa, bu duyguyu hissedenler aramızdaki en cesur kişilerdir. Çünkü biz bilinçli olanlara cesur deriz ve bizi duru görüşten uzaklaştıran hiçbir kuvvet istemeyiz. "
En tehlikeli yanlış, doğruya en yakın olanıdır.
Sayfa 153
Reklam
Bilgi en büyük silahtır
Bilgi, ancak ehil ellerde değer kazanır ya da değersizleşir.
Sayfa 47
Deneme çözerken karşıma çıkan o paragraf:
Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan, bu nedenle de yemek yemeyen ve hiçbir yaşamsal faaliyete katılmayan bir akıl hastası, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilemez. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya ölülerin vücudunun kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta, "Tabii ki kanamaz çünkü ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur." der. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Parmağına bir müddet şaşkınlıkla bakan ve parmağının kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir: "Lanet olsun! Ölülerin de bedeni kanarmış."... ➥Sonuç olarak kendi doğrularında ısrar eden kişiler, ancak farklı bir deneyim yaşarsa doğrularını değiştirebilir.
Aşk ile çalışan yorulmazmış
Aşk, önce bir ilticadır; sonra da sığındığı varlığı istediği gayeye sürükleyen bir kudret, içten taşan bir hakimiyettir. Öyle bir kudret ki vücudu ne kadar darbelense o nispette artar, alemlere yayılma istidadını kazanır
Sayfa 199
Tabiata karşı asıl anlaşılmaz olan ölümsüzlük değil ölümdür
Sayfa 16
Kendi varlığının sınırları içerisinde daralan kalp kendi kendine zulm eder.
Sayfa 15
309 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.