Asıl sevdiğim konuşma, düşünmeğe mecbur olmadan, söylediklerime ehemmiyet verilmediğini, onların unutulacağını bilerek konuşmaktır. Yani sevdiğim, beni sevdiklerini de bildiğim kimselerle konuşmak... Bazı insanlar vardır, uzun uzun, derin derin dinlerler, sonra uzun uzun, derin derin düşünürler, ona göre cevap verirler. Hem daima böyledirler. Ne oluyoruz? Ne diye kendilerine bu derece ehemmiyet verirler? Onların diyecekleriyle dünyanın hangi meselesi halledilecek? Kendilerini biraz da bırakıversinler; belki o zaman benim beklediğim sözü, sırlarını bildirecek değil, özlerini sezdiriverecek, kendilerini bana tanıtacak, benden büsbütün başka bir şey olmadıklarını, yani sadece bir insan olduklarını öğretiverecek sözü bulurlar. Öyle uzun uzun, derin derin düşünerek verdikleri cevap, hemen daima unutulur, bütün sözler gibi unutulur; ama havadan sudan bahsederek, hiçbir ehemmiyet vermiyerek söylenilmiş sözlerin, kendimizi bırakarak edilmiş "iki çift lâkırdı"nın gönlümüzde daha silinmez bir iz bıraktığı çoktur.
karpuz yerim ama canım böğürtlenli içecek ister ,hava çok sıcak limonlu dondurma ,en güzel cıvıl cıvıl giysiler, keşke ders çalışma perileri gelse ,yeşili çok severim 💝🍭🍬
yazan:ben değil birisi
Insanlar gibi eşya da halden anlayacak: insana karşı kör ve anlamsız direnmeden vazgeçecek. Çok sıkılırsan, oturup masanla bir çift laf edebileceksin."