p

Poetika

"bir suç oluyorum ben de külümü karıştırınca"¹
Sayfa 30 - Ketebe / ¹Ergin GünçeKitabı okudu
Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi
Reklam
"Stilimi değiştirdim ve kulağa hitap eden şiirden çok, görsel şiir yazmaya başladım. Büyük kalabalıklardan sonra dinleyici halkasını küçültmek istiyordum. Artık çevremde primitif insan istemiyordum, elit insan istiyordum. Şiir konuşan, tartışan, anlayan insanlar yanımda olsun istedim. Böylece daha güç, daha detaylı, anlaşılması daha zor şiirler yazmaya başladım6." 6 Cumhuriyet, 20 Aralık 1994, s. 12
"Ben, şiirlerimi ayaklarımla yazarım. Bu cümlenin iki anlamlılığından korkmam. Adımlarımla dizeleri oluşturuyorum veya daha doğrusu onlar beni2." 2 Bk.Andrey Voznesenski: lzbrımııiye stiJıotvoreııiya i poemi. Moskova, 1975, Giriş bölümü, s. 4
Şair
Arı bal yapar fakat balı izah edemez. Ağaçtan düşen elma da arz cazibesi kanunundan habersizdir. Şairi; cemat, nebat ve hayvandaki vasıflar gibi kendi ilim ve iradesi dışındaki içgüdülerle dış tesirlerin şuursuz âleti farz etmek büyük hata.
Sayfa 471 - Büyük doğuKitabı okudu
Orhan Veli'nin "Süleyman Efendi"sini takip eden "Garip Mukaddimesi" gibi, "Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar"da "Bir Günün Sonunda Arzu" şiiri için yapılan tenkitlere karşı müdafaa karakterinde bir yazıdır.
Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mütekammis /Hemmedâ /HK /Gubbe /Mim
Ozan yöneltilir, yönlendirilir. İstediğini değil, yapabil­diğini yapar. Koşullar, belli belirsiz bir biçimde ona zor­larlar kendilerini. Sevdiği kadından söz etmek ister, kuş­lardan söz eder; savaştan söz açmak ister, aşktan söz eder. Bu yüzden, şiirinin adını onu yazıp bitirdikten sonra bile­bilir ozan.
Sayfa 140 - Adam Yay. 1984, Bugün Şiir
Gubbe /Gussadâr /Mütekammis /Mim
... bilinmedik görünümler, değişen gece, beklenmedik anılar, tutkunun kehanetleri, düşüncelerin, duyguların, nesnelerin kaynaşması, sonsuz çıplaklık, yararsız amaçlı dizgeli girişimler ve çok yarar sağlayan yararsız amaçlar, mantığın dengesizliğe varın­caya kadar tozutması, baş eğmez usa erişinceye kadar saçmanın kullanımı, işte bunlar, — yoksa seslilerin, ses­sizlerin, hecelerin, sözcüklerin az ya da çok ustalıkla, az ya da çok başarılı bir araya getirilmeleri değil — işte bun­lar bir şiirin uyumuna katkıda bulunurlar. Davullara, ke­manlara, dizemlere (ahenk, ritm) ve eşek kulaklarına la­yık korkunç kafiye konserine gereksinimi olmayan uyum­lu düşünceyi konuşmak gerekir. Şaşı bakan bir şarkıcı kız ve gözleri bilinen bütün dillerde ve kendi bulduğu öteki dillerde «seni seviyorum» diyebilen bir dilsiz kadın ta­nıdım.
Sayfa 144 - Adam Yay. 1984, İlk Eski Görüşler
"Bilgece dedin diye söylüyorum, bende bir bilgelik yok kalenderce diyelim ona, bilgelik başka bir pozisyon. Orada zaten bilgeysen dilinin bağı çözülüyor. Benim dilimin bağı çözülmüyor, şairlerin dilinin bağı çözülmez. Şairle bilgeyi ayrı ayrı yerlere koymak lazım. Şairler en fazla hisleriyle, hissedişleriyle bilgelerden rol çalabilirler."
Sayfa 16 - İsmail KılıçarslanKitabı okudu
"İmgeyle başladık, sonra -sen konuşkan dedin, iltifat ettin- geveze bir şiire doğru, ağzı kalabalık, sözü doğrudan söylemeyi seven, sözü yormaktan korkan, sözü fayrap etme manasında politik, sosyolojinin içinden konuşma cesareti gösteren bir şiire doğru ilerledik. Ama yaş kemale erince öfke biraz geçiyor. O şiiri üretebilmek için bana sürekli bir öfke gerekiyordu. Şimdi kızgınlığımı, öfkemi başka yerlerde harcayıp daha anlatımcı bir şiirin, daha keyifli yazabilmenin peşine düştüm bu dosyada. "
Sayfa 14 - İsmail KılıçarslanKitabı okudu
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.