Ben, sen, o, onlar... hepimiz Biz'iz.
Bu kitap meşhur kara dörtlemenin kitaplarından biri. Kara dörtleme şöyle:
1. 1984 George Orwell
2. Fahrenheit 451 Ray Bradbury
3. Cesur Yeni Dünya Aldous Huxley
4. Biz Yevgeni Zamyatin
Benim sıralamam yukarıdaki gibi.
Dörtlemenin her kitabı çok güzeldi ama şu an da incelemesini yaptığımız Biz kitabı diğerlerinden daha enteresan bir havaya sahipti.
Kitaba alışmak başlarda gerçekten zor oluyor çünkü garip bir bölüm yapısı var ve karakterlerin isimleri sayı, rakam, matematiksel işlem, nota, enstruman... (bazıları ironidir)
Kitapta hoşuma giden şey kitaptaki ana karakterimizin biz okurlarla sürekli konuşması ve her olaya hakim olması. Karakter bir mühendis bu yüzden de zeki bir arkadaş kendisi. Mühendis olmasına rağmen şiir, edebiyat, felsefe, tarih gibi birçok alanda yorumlar yapıyor. Zaten karakter mühendis olduğu için baştan sona matematik konuşuluyor.
Zamyatin okurla sürekli konuşan bir karakter yarattığı için rahatlıkla kendi devrinde olan olayları, karakterleri, grupları inceden inceye eleştirmiş. Bu da hoşuma giden bir şeydi.
Genel olarak kitap güzel distopya sevenlerin okuması gereken bir kitap. Ama distopya sevmiyorsanız okumayın işkenceden farksız olur. Gidin Andy Weır filan okuyun. Daha çok keyif alırsınız.
Hayırlı günler keyifli okumalar...
Denizlerde binlerce kadın, çocuk, göçmen boğulurken. Modern dünyanın gündeminde Galler Prensesinin psikolojik durumu konuşuluyor. Bu batı zihniyetinin ne kadar acımasız ve insanlık yoksunu olduğunu gösterir.
Zamanın acımasızlığı, insanın acizliği, haksızlığa karşı bakışı konuşuluyor, söylenemeyenler, acılar, yürekte tutuşanlar, üstü kapatılanlar, yaşanan küçük mutluluklar..
Eskiden gazetecilik yapan Oktay emekli olup Urla'ya dönmüştür. Zamanında yanında stajyer olarak başlayan ve sevdiği filiz ile hiç bir zaman sevgili olamamıştır fakat bağlarıda kopmamıştır.
Oktay'ın üvey annesi Nona'nın herkesten gizlediği gerçek kimliğini birlikte bir kitap haline getirirler kitapta 80 darbesi, gazetecilik,mesleğinin zorlukları savaşlar, sağcı solcu davaları, Türk yunan hikayesini çok güzel bir dil ile irdelemiş yazar .
Kendi kendimizle konuştuğumuz bu yüzden de yaşanması mümkün şeyleri, içimizde konuşup, söyleyemediğimiz için yaşayamadığımız bir ömrü bu şekilde yaşayıp tüketiyoruz. Eminim herkesin sadece kendi içinde kalan, söyleyemediği bir çok sözleri, cümleleri vardır.
İnsanı sarıp sarmalayan, akıcı, okurken sıkmayan devamını merak ettiren bir hikayeye başlayım alsın beni götürsün derseniz tam ona uygun bir türden. Kitabı okurken karakterlerin duygularını yaşıyorsunuz adeta.
Söylenmemiş sözler hepimize çok şey söylüyor bu sözler çok kıymetli, duymak isteyene.
Kitaplarla kalın,
Keyifli okumalar.
Hâlâ birçok şeyi tam olarak anlamamış gibisiniz”
...
“Eğer anlıyor olsaydınız, böyle başkası hakkında konuşuluyor gibi davranmazdınız. Durumu netleştirelim. Siz gerçek anlamda mayın tarlasının tam ortasındasınız."
18. Tengo-İğne batırıldığında kırmızı kanın aktığı yerKitabı okudu
youtu.be/PDTQJ3KyDOs
Viran bir dünyadır bu dünya ,sultana ,hakime ,beye ,mire kalmaz.İyiler erken gider ,kötüler kazıklarını çakarlar dünyanın meydanına ve kalırlar.
Direj(Uzun) Mehmed ;18 yaşında cezaevine giren ,kökleri ile cezaevinde tanışan ve kökleri üzerinde kelimeler yeşerten ,bir halkın dilinden evrenselliğe ulaşan ,yılların
İsvicre de Dört resmi dil Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romence'dir. Her biri farklı bölgelerde konuşuluyor. Bu, herhangi bir uluslararası öğrenci için bir rüya yapar! Başkenti Bern dir
Adı Fransızca'dan gelmesine karşın Türk mutfağına özgüdür. Supangle yani fransızcada "ingiliz çorbası" anlamına gelen "soupe anglais"