Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Tamamen sustuğum zamanlarda bile susamıyorum. Susmak ile sükût başka şeyler demek ki. Hiç konuşmasam da içimde bir ses hiç susmuyor. Denedim ben bunu. İçimde devamlı konuşan biri var. Dene bak. Sussan da içinden konuşuyorsun. İçinde cümleler dolaşıyor. Kulağınla duymuyorsun. Ses yok belki ama konuşuluyor. Nasıl oluyor? Duymuyorsam eğer düşünüyor muyum sadece ya da hissediyor muyum? Ne oluyor? Kim konuşuyor?”
"Başı örtülü kızların dersanelere ve hatta okullara sokulmaması laik devletimizin emridir." / "Hocam, affedersiniz bir soru sorabilir miyim: Devletin emri Allah'ın emrinden büyük müdür, hocam?"/"Güzel bir soru. Ama bunlar laik bir devlette ayrı şeylerdir." / "Çok doğru söylediniz hocam, elinizi öpeyim. Korkmayın hocam verin, verin, bakın doya doya öpeceğim elinizi. Oh. Allah razı olsun. Size ne kadar saygı duyduğumu anladınız. Şimdi hocam lütfen bir soru sorabilir miyim?" / "Buyrun, rica ederim." / "Hocam, peki laiklik dinsizlik mi demektir?" / "Hayır." / "O halde dinlerinin gereğini yerine getiren mümin kızlarımız niye laiklik bahanesiyle derslere alınmıyor?" / "Vallahi oğlum, bu konuları tartışmakla bir yere varılmıyor. Bütün gün İstanbul televizyonlarında bu konular konuşuluyor da ne oluyor? Ne kızlar başörtülerini çıkarıyor, ne de devlet onları o haliyle derslere alıyor." / "Peki hocam, bir soru sorabilir miyim? Al buyurun ama, başlarını örten kızların, bizim binbir emekle yetişmiş o çalışkan, o terbiyeli, o itaatkâr kızlarımızın eğitim haklarının ellerinden alınması Anayasamıza, eğitim ve din özgürlüğüne hiç uyuyor mu? Sizin vicdanınıza sığıyor mu söyleyin lütfen hocam?" / "O kızlar o kadar itaatkârsa başlarını da açarlar..."
Sayfa 44 - 22. Basım: İstanbul, Kasım 2023 - YKY
Reklam
Sözü israf eden bir çağda yaşıyoruz. O kadar çok konuşuluyor ki onca kelimenin içinden manalı olanı seçmek zorlaşıyor.
Sayfa 108
Eğer bir şey çok fazla konuşuluyor, manşetlerden inmiyor, ana haber bültenlerinden düşmüyor, insanlara o dayatılıyorsa ; ortada yanlış bir iş var demektir... Çünkü doğrular, tıpkı iyilik gibi, sessiz sedasız ve derinden ilerler...
"Şöyle ki, Taylan Kaval birkaç yıldır hiçbir yapımın yapımcılığını üstlenemedi. Borçları olduğu birçok kez konuşuldu. Bu yarışmayı alabilmek için çok çabaladığını biliyorum. Bunlar tamamen kulis dedikoduları.Net olarak bildiğim şeyler değil... Yarışmanın yapımcılığını üstlendi ve daha sonra Almanya'daki yetkililer ekipten bu yarışma için uygun bir bölge bulmalarını istedi. Birkaç bölge bulundu, Almanya'dan ekipler gelip bu bölgeleri inceledi. Hiçbiri tam olarak bir yeraltı şehri için uygun değildi, ama birkaç tanesi ortalamanın üzerindeydi. Onlardan biri seçildi ve oraya oluşturulacak yeraltı şehri için, yani yarışmanı platosu için Taylan ve şirketine yüklü miktarda bir masraf ödemesi yapıldı. Yarışmacların güvenliği Almanya'daki şirketin kırmızı çizgisiydi. Bu yüzden gerçekten yüklü bir ödeme yapıldı. Şimdi söyleyeceklerim yine net olarak bildiğim şeyler değil, bunlar arka tarafta konuşulan şeyler. Konuşulan şu ki, Taylan'ın yarışmanın düzenleneceği bu bölge için harcadığı miktar yarışmanın ona ödediğinden onlarca kat az..." "Adam parayı yedi mi yani?" dedi Araz öfkeyle. "Öyle konuşuluyor. Adam borç batağında diyorlar. Yarışma için her şeyden o kadar çok kıstı ki birçok kişi yarışmanın güvenli olmadığını dile getirerek ekipten ayrıldı. Ne elektrik sistemi düzgündü ne su, ne de havalandırma. Taylan yine de yarışmaya katılmakta kararlydı. Ekip her geçen gün bir bir eksiliyordu çünkü başlarına geleceği tahmin ediyorlardı..."
Mahmure Abla geldi ve dedi ki: — Dün gece Kolonel Heathcote Smythe geldi, seni görmek istedi. Şimdi, sen gelmeden önce de geldi, tekrar geleceğini söyledi. Kolonel H. Smythe, Amerikalı Galthorpe’un sağ koluydu ve Rumeli Hisarı’nda bize komşuydu. Kendi kendime dedim ki: “Her hâlde şahsen beni tevkife gelecek değildir; olsa olsa, siyasî bir şeyler
Reklam
Çiçekler hakkında konuşulmuyor, sadece yaralar hakkında konuşuluyor.
Zengin ailenin, Münevver'in, emeğiyle geçinen acılı ailesine teklif ettiği paranın miktarı utanmazca olağanlaştırılarak konuşuluyor, el birliği ile kadın cinayeti gerçeği "magazinleştirilerek" örtülmeye çalışılıyordu. "Sanki ölüm Münevver'i çağırmış! Cem'in Münevver ile yaptığı MSN konuşmalarındaki şok detaylar." "Cesedin başında SEVİŞTİLER Mİ?" gibi, büyük harfle yazılan rezil manşetlerle, kadınlara karşı işlenen çok ciddi bir suç, utanmazca başka suçlarla örtülmeye çalışılıyordu.
Kültürümüzde "Kul hakkı yemeyeceksin," diye temel bir ilke var ve sürekli konuşuluyor ama çoğu kez hakkıyla yaşanmıyor.
Farkında mıyız?
"Farkında mısın, kimse ne konuşuluyor diye dinlemiyor. Herkes ha bire konuşuyor. Sadece kendi düşüncelerine destek olsun diye arada bir susma numarası yapıyorlar. Birbirini yargılayan toplum da bu şekilde oluşuyor. Bizler hâkim ve savcı olmayı mesleğimizin bir parçası sanıyoruz. Anlamadan, dinlemeden yargılıyor ve sonra da asıyoruz. Oysa ne susan kabul etmiş, ne de boş yere konuşan zafer elde etmiştir."
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
en gizli rüzgârları dinliyorum bir yerde benden konuşuluyor biliyorum
Belli bir dil ailesine bağlı diller genellikle belli insanlar tarafından konuşuluyor. Afro-Asya dillerini konuşanların çoğunlukla beyazlar ya da siyah­lar olarak sınıflandırılabilecek insanlar olduğu görülüyor, Nilo- Sahra ve Nijer-Kongo dillerini konuşanlar siyah, Koisan dili konuşanlar Koisan, Avustronezya dili konuşanlar Endonezyalı. Buradan anladığımıza göre diller genellikle o dilleri konuşan in­sanlarla birlikte evrimleştiler.
Sayfa 456
1.420 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.