Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Freud
_Söz ile Sihir eskiden aynı şeydi; sözlerin sihirli güçleri vardır. _Sevgi ve sinir doğru orantılıdır. _Aşk yoktur; libido vardır. Aşık insan deIidir. _Dünün mutsuz çocukları, bugünün psikopatlarıdır. _Hiçbir önerme, kendi kendisinin kanıtı olamaz. _Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe
·
Puan vermedi
Karanlığın Efsanesi: Dracula'nın Estetik Dansı
Bram Stoker'ın ölümsüz eseri "Dracula", modern vampir mitosunu kendi eşsiz perspektifiyle yeniden şekillendirerek edebiyat dünyasına adeta bir mührünü vurmuştur. Bu başyapıt, hem gotik edebiyatın hem de korku türünün öncülerinden biri olarak kabul edilmekte ve edebi zenginliğiyle göz kamaştırmaktadır. Dracula, türlere meydan okuyan
Drakula (2 Cilt)
Drakula (2 Cilt)Bram Stoker · Kapra Yayıncılık · 20233,971 okunma
Reklam
“Çocukların kafalarına sokulan korku imgeleri artık mitolojik yaratıklar (troller) ve cadılar değil pedofil saldırganlar ve genel olarak yabancılardır.”
Sayfa 75
Bir Yaşar Kemal efsanesi
Aşksız ve paramparçaydı dünya bir inancın yüceliğinde sevdim seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek. Aşk demişti yaşamın büyük ustaları, aşk ile sevebilmek bir güzelliği ve dövüşe bilmek güzellik uğruna işte yüzünde badem çiçekleri, saçlarında gülen toprak ve ilkbahar. Sen
Yaratılan korkunun kaynağındaki “onlar”a  karşıtlık içinde “biz” duygusunu oluşturur. Her iktidarın ihtiyacı olan “biz” duygusu, böylece herhangi bir performans göstermeden, adeta “bedava” olarak sürdürlebilir.
Sayfa 35 - İletişimKitabı okudu
Dehumanizasyon/gayrı insanileştirme öncelikle ‘öteki’ ile ilgili kalıplaşmış düşünceler yaratmakla başlar; ötekinin canavarlaştırıldığı, değersizleştirildiği, her açıdan güçlü kılındığı, şeytanlaştırıldığı, soyut bir yaratığa benzetildiği basmakalıp düşünceler. O yabancı artık, bizim aziz saydığımız değer ve inançlarımıza karşı büyük bir tehlikedir. Düşman tehlike­si sebebiyle toplumda korku tırmanır ve mantıklı insanlar mantıksız davranışlarda bulunmaya başlayabilir. Demokrasi ve özgürlük yanlısı insanların, korkunun uyandırdığı arkaik tepkiler nedeniyle, totaliter düşüncelere savrulduğu görülebilir. Düşmanın posterlerde, televizyonlarda, dergi kapaklarında, filmlerde ve internette sunulan dramatik görsel imgeleri; be­yinlerimizin kuytu köşelerine böylece kabul edilir ve ilkel beyin, güçlü korku ve nefret duyguları ile tıka basa doldurulur.
Reklam
Hobbes in­sanlara belirli öğelerden korkmayı öğretmenin devletin birin­cil sorumluluğu olduğunu söyler. Ahlâkî olarak hareket etmek, korkularla hareket etmek demektir. İktidarın tek bir egemen­de toplandığı mutlak devlet, hâkimiyeti, koşulsuz itaati sağla­mak için egemen olduğu nüfusa korku aşılarken sadece silah­larla yetinemez; kilise, okul gibi kurumlar ve yasalarla çalışma­lıdır. Korkunun tohumları, birey, toplum ve devlet arasındaki işbirliğiyle ekildiğinde, mutlak iktidara koşulsuz itaat güven­ce altına alınmış olur. Korku söz konusu olduğunda, Hobbes, “zorla kurulmuş bir devlet”le “sözleşme ile kurulmuş” bir dev­let arasında önemli bir fark görmez. Zorla kurulmuş devlette, insanlar egemen gücü “ölüm veya esaret korkusundan” kabul ederler. Sözleşme ile kurulan devlette ise, “egemenlerini seçen insanlar bunu birbirlerinden korktukları için yaparlar; tayin et­tikleri kişiden korktuklan için değil.” Ancak her iki durumda da hâkimiyet altına girmeyi kabul etmelerinin nedeni aynıdır: korku. “Ölüm veya şiddet korkusundan doğan bütün sözleş­melerin hükümsüz olduğunu savunanların görüşü haklı olsay­dı,” der Hobbes “hiçbir devlet türünde insanlar itaat yükümlü­lüğü altında olmazlardı.”
Sayfa 34
Korku - Günah keçisi Ve Kurtarıcı Sarmalı
Siyasal iktidarların korku teması üretmeleri veya var olan korkulan manipüle etmeleri ya da en azından sürekli gündem­ de tutmaya çalışmaları, iktidarlarının meşruiyetini sağlamayla doğrudan ilgilidir. Zira korku, beraberinde koruyucu-kurtarıcı motifini de getirir. Topluma “ciddi bir tehlike içindeyiz ama biz bu tehlikeden sizi koruyacağız,” mesajı verilir. Bu tehlikeyi yaratan, korkunun kaynağı olan “günah keçisi” motifi de söyle­min ayrılmaz bir parçasıdır. Kurtarıcının topluma yönelik söy­levinde, “tehlike var, sorumlusu siz değilsiniz; bu tehlike he­pimize yönelmiş durumda. Ama merak etmeyin, biz sizi bun­dan kurtaracağız,” denmektedir. Yani madalyonun bir yüzü korkuysa, diğer yüzü kurtarıcıdır. Kurtarıcı figürü ya da kur­tarma programı, yatay ilişkileri engelleyici, siyasal alanı daral­tıcı bir programdır. Korku, günah keçisi ve kurtarıcı üçgenin­ de seyreden siyasal alan, toplumdan itaat bekler. Bunu yapma­yanlar, genellikle esnek ve muğlak bir biçimde tanımlanan “gü­nah keçisi” figürünün bir parçası haline kolayca getirilirler. Bu söylem ne kadar etkili ve güçlüyse, rejim de kendi içine o den­li kapanır.
Sayfa 37
Sorgu Dizisi
"Ciddiyete bürünmek ve özellikle de onun değerlerini kullanmak, kişideki bir takım korkunun imgeleri etkili olmasındandır." G̳ür̳s̳e̳l̳ ̳Öz̳k̳ır̳ A̺s̺l̺i̺n̺s̺a̺n̺
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.