Serüvene koşmak için trenler bekliyorsan,
güneşini yakalayıp gözüne yerleştirmek için
beyaz yelkenlerin gelip seni almalarını bekliyorsan,
yarına inanmak için gün batımına,
İyi kalpli görünmek için zayıflığa,
ve güçlü görünmek için öfkeye ihtiyacın varsa,
Demek ki hiç bi şey anlamadın...
Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. 'Pozitifin peşinden koşmak negatifse, negatifin peşinde koşmak da pozitifi yaratır.”
İnsan hep ister ve istemenin sonu yoktur. Kalp aradan çekilir, akıl devreye girer ve dünyayla yarış başlar. İnsanın hezimeti bu noktada başlar. Koştukça yükselir, yükseldikçe manzaranın büyüleyiciliğine kapılır insan. Sadece koşmak ve manzaranın cazibesine odaklanınca uçurumdan düşmek yalnızca bir zaman meselesine dönüşür. Düşüş başlayınca dönüş mümkün değildir. Olan olmuştur.
Hayatta hiçbir şey kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak , erişmek , sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığın gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı.
Einstein'ın 1922'de Japonya'da bir kuryeye bahşiş olarak verdiği not açıkartırmada 1.560.000 dolara satılmış.
Notta "Başarı peşinde koşmak ve bununla beraber gelen sürekli huzursuzluğa karşın, sakin ve alçak gönüllü bir yaşantı daha fazla mutluluk getirecektir." yazıyor.
Beynim maraton koşup kendini yıprattı. Depara kalkmaya alışık normalde. Uzun mesafe koşmak için yeterince dayanıklı değilmiş anlaşılan. Ama endişelenmene gerek yok, kendime geldim.
.
Sevmek dedim.
Yoluna ölmek dedi.
Yol dedim.
Alıp başını gitmek dedi.
Gitmek dedim.
Bir Ahh çekip dostlardan ayrılmak dedi.
Dost dedim.
Durdu bana baktı, dost diye mırıldandı.
Epikuros, ölüme can atanlar kadar, ölümden korkanları da kınar ve der ki: "Yaşamdan bıkıp ölüme koşmak budalaca bir şey! Oysa yaşadığın hayat biçimiyle ölüme koşmanı zaten sen kendin sağladın."