... dövüşmüşlerdi Kur'an için, Halife için ve Fransızı kenti terk etmek zorunda bıraktıkları zaman kurtulduklarını sanmışlardı, oysa sonradan olanlar bambaşkaydı, uğrunda savaşmadıkları ve savaşmayı akıllarına getirmedikleri şeyler olmuştu, ne uğruna savaşmışlarsa sanki savaşla onları ortadan kaldırmak istemişler gibi bir sonu olmuştu, (...) Ve belki kendilerini de bir kez daha asmaya kalkışırlar ama onlar yani asılanlar yani savaş verenler kendilerini aşan insanlar kurtulsunlar diye savaşmışlardı ve asıldıkları şeyler için savaşmışlardı, bunu kim anlayabilir, kim?
İslâm, insanlık âlemini sadece iki kısma ayırır. Allah'ın dostları, şeytanın dostları, Hakkın yanında olanlar, bâtılın yanında olanlar. Kim olurlarsa olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar İslâm, ancak şeytanın dostları ve bâtılın müdafiileriyle savaş ve cihad etmeyi meşru kılar. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'inde bu hususu şöyle aydınlatır:
"Îmân edenler Allah yolunda harp edenler, küfredenler de şeytan yolunda savaşırlar. Öyle ise şeytanın dostlarıyla dövüşünüz. Şüphesiz ki, şeytanın hilekârlığı zayıftır." Nisâ Sûresi, 4 / 76.
Bir de Yahudiler, "Allah'ın eli bağlıdır" dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur'an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah bozguncuları sevmez.
Maide Sûresi﴾64
Kadını döven, çok kadınlı evliliği mübah kılan, kadınların özgürlüğünü kısıtlayıp, adaletten uzak bir din algısı yarattılar. Pandemi varmış gibi yüzlerce yıldır kadınlarımızı eve hapsettiler. Gerçekliği olmayan bir çok hadisi aralara serpiştirdiler. Böylelikle adaletsiz bir Allah varmış algısını şuurlara aşılamaya çalıştılar. Evliya'dan-mezarlardan medet uman insanlarımız oldu. Dualarla füzeleri düşürdüğünü iddia eden tarikat şeyhleri türettiler. Akıl kitabını kimi cahillerin eline teslim ettiler ki bir sürü din tüccarı üresin, onlar da geniş kitlelere ulaşsın. Ürettiler, türettiler, tükettiler beyinler yıkandı.
Kimi İslam alimlerimiz bu duruma karşı mücadele verse de dışlandılar. Düşünemeyen bir toplum yaratmak istediler. Akıl ve gönülden uzak toplumlar yarattılar. Islam alemini birbirine kırdırdılar. Savaşlar çıkardılar. Barış Barış olan İslam'ın gerçek adını Savaş Savaş ile özdeşleştirecek algı yarartılar.
Sebep kur'an-ı Kerim'i okumayın anlamayın. Allah'ın peygamberlerimize ilettiği ilk sözünü (İkra -oku) İslam'ın şartı olmaktan çıkardılar. Hatta okuyanda anlamasın diye anlamını bilmeden ezberliyoruz. Halbuki Allah ne söylediğimizi bilmemizi istiyor.
Yok eğer yapmazsanız o halde Allah ve Resulünden mutlak bir savaş açılacağını bilin!eğer tevbe ederseniz,anaparanız sizindir.ne zalim olursunuz ne mazlum.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبٰٓوا اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ ﴿٢٧٨﴾
فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۚ وَاِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُ۫سُ اَمْوَالِكُمْۚ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ ﴿٢٧٩﴾
﴾278﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın.
﴾279﴿ Bunu yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin. Eğer tövbe ederseniz, haksızlık etmemek ve haksızlığa uğramamak üzere ana paranız sizindir.
Batı'da "demokrasi" varsa bizde "meşveret" vardı. Onlarda "bilim" varsa bizde "ilim" ve "akletmeyi ve düşünce"yi emreden naslar vardı. Onlarda "anayasa" varsa bizde "Kur'an" vardı.
"İşte müjdelerin en güzeli,
işte en gerçek özgürlük
düşümüzdeki gelecek çağlarda:
Ne savaş, ne savaşan, ne salgın,
ne saltanat, ne yoksulluk, ne ezen, ne ezilen,
ne yakınma, ne de zulmün kahrı,
ne tapılan, ne tapan,
ben benim, sen de sen!"
28 Şubat 1997'de 9 saat süren MGK toplantısı yapıldı. İslâm'a karşı topyekûn saldırı başlatıldığı İslâm kelimesi kullanılmadan ilan edildi. Artık bütün Müslümanlar hedefti ve inanılmaz bir katliam, işkence, yağma, işten çıkarma ve zulüm başlatılmıştı. Dönemin Başbakanı Erbakan'ın MGK kararlarını imzalamamasına rağmen 13 Mart'ta
Batı'da Muhammed genellikle isteksiz insanlara zorla İslam'ı kabul ettiren bir savaş önderi olarak tanıtılır. Gerçeklik oldukça farklıdır. Muhammed yaşamı için savaşıyordu ve Kur'an'da bir çok Hristiyan'ın kabul edeceği bir adil savaş teolojisi gelişirken, hiçbir zaman kimseyi dinini değiştirmeye zorlamamıştı. Gerçekten de Kur'an ''dinde zorlama yoktur'' hükmünde çok açıktır.
﴾278﴿ Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve gerçekten iman etmişiseniz faizden kalanı bırakın.
﴾279﴿ Bunu yapmazsanız Allah ve resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin. Eğer tövbe ederseniz, haksızlık etmemek ve haksızlığa uğramamak üzere anaparanız sizindir.