Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İdealleştirme aslında hak edilen bir değer değildir,bir tarafın diğer tarafa atfettiği bir illüzyondur.
Sayfa 82 - Destek Yayınları
Tüm hızlı idealleştirmelerin sonucu hızlı değersizleştirmedir.
Sayfa 82 - Destek Yayınları
Reklam
Kurtarıcı bir çoban olmayacaksan ben bu kitabı niye okuyorum?
“Öte yandan kalpsiz bir kasap mı yoksa kurtarıcı çoban mıydım, bilmiyordum.”
Sayfa 200 - PukkaKitabı okudu
Dramdan beslenme …
Dramdan beslenmek dünyanın en konforlu ilişkisidir. Bir dram sahnelendiğinde, bunu sahneye koyan etrafındakilere her istediğini yaptırabilir. Burada bir de gizlenmiş bir yarar daha vardır, bu dramdan dolayı kimse onu sahneleyenden bir şey talep edemez. Çünkü o yeterince zor durumdadır. Bu bir şey vermeden her şeyi almanın yöntemidir.
Sayfa 81 - Destek Yayınları
Ne zaman oyuna katıldığınızı fark edemezsiniz ama oyundan ne zaman çıkacağınıza siz karar verirsiniz.
Sayfa 37 - Destek YayınlarıKitabı okuyor
Todd'un şiiri
"Yarını düşlüyoruz ama yarın gelmek bilmiyor; Bir zafer düşlüyoruz Aslında hiç istemediğimiz. Yeni bir gün düşlüyoruz O yeni gün zaten gelmişken. Kavgadan kaçıyoruz Durup dövüşmemiz gerekirken. Ve hâlâ uyuyoruz. Çağrıyı dinliyor ama kulak asmıyoruz, Gelecek için umutlanıyoruz, gelecek yalnızca planlardan ibaretken Bilgeliği düşlüyoruz, her gün köşe bucak kaçtığımız, Bir kurtarıcı diliyoruz, kurtuluş ellerimizdeyken. Ve hâlâ uyuyoruz. Ve hâlâ uyuyoruz. Ve hâlâ diliyoruz. Ve hâlâ korkuyoruz..."
Sayfa 120
Reklam
Hangi masaldı o; büyük bir kuş biçimine giren kurtarıcı peri, zindandaki delikanlıyı sırtına alıp uçuruyordu. Ama birlikte uçarlarken kuş “gak” dedikçe su, “guk” dedikçe et verecekti delikanlı; yoksa bulutların üstünden yere düşüp paramparça olacaktı. Kuşa verecek suyu, eti tükenmişti de, delikanlı umut ülkesine ulaşabilmek için, sırtına bindiği kuş biçimindeki periye “gak” dedikçe su yerine kanını, “guk” dedikçe et yerine yüreğinden bir parça veriyordu. İşte böyle böyle umut ülkesine varıp kurtulmuştu, ama kanı da, yüreği de tükenmiş, bitmiş olarak...
Türk entelektüelleri
“Ne yazık ki, günümüz Türkiye’sinde her şey gibi, toplumsal bilimler de yozlaştı. Eline kalem alıp iki satır karalayan, hemen ‘bilim insanı’ oluyor. Hele bunu bir de ‘kurtarıcı bir ideoloji’ adına yapıyorsa, derhal o ideolojinin izleyicileri tarafından ‘üstad’ ilan ediliyor… Kimse kusura bakmasın, ama toplumsal bilimlerde, kırıklı yaşlardan önce ‘ciddi bir şey söylemek’ pek olanaklı değildir; o da çalışmaya 20’li yaşlarda başlamak kaydıyla.” Emre Kongar
Sayfa 87
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
İyilik büyük bir erdem, ama onu aziz kılan şey, sessizlikte icra edilmesi. İyiliğin ardından bir alkış tufanı kopuyorsa, bilin ki, bir kurtarıcı kahraman iş başındadır.
Reklam
Kalbe geleni söylemek…
Ağza geleni söylemek kolaydır, peki ya kalbe geleni söylemek ? Önemli olan ağza geleni söylemek değildir, zor olan kalbe geleni söyleyebilmektir. Gülünmesi gereken bir yerde gülmemek de bir çeşit yalancılıktır, doğal olamamak, maskeler takmak sahte imajı besler ve cilalar.
Sayfa 77 - Destek Yayınları
Şeffaflığın olmadığı yerde sahtelik vardır.
Sayfa 77 - Destek Yayınları
Yıllarca susmak = Kurban bilincine sıçramak
Yıllarca susan biri eninde sonunda patlar,bu kez boşalım aşırı yüksek frekansta ve öfkeyle olur. Yıllarca kendinin yeteri kadar alttan aldığını düşünen biri kurban bilinciyle bir provokatöre dönüşerek kendine istediği kadar bağırma hakkını da verir.
Sayfa 76 - Destek Yayınları
Bugün artık kimse flörtünde,aşk ilişkisinde ne olduğundan emin olamaz bir halde. Çünkü sürekli taktiğin pompalandığı bir toplumda yaşıyoruz. En basit bir alışverişte bile taktiklere sığınmaya ihtiyaç duyuyoruz. "Ararsa hemen dönme, telefonu geç aç, biraz burnu sürtsün" gibi ilişki taktikleri ne yazık ki doğallığımızı da bozuyor. Bu gibi taktiklerin benimsendiği bir ilişki anlayışının yaygınlaşmasıyla maniple edilip edilmediğimizle gerçekten böyle olup olmadığı arasındaki farkı uzun süre anlayamıyoruz. Bu sadece flört ya da sevgililik dönemleri için değil evlilik için de böyle... Kimi evliliklerde derin yaralanmalara yol açan da bu taktiklerdir. "Aç gezerim ama kuyruğu dik gezerim" diyen çiftler duygusuzluktan ölürler ama kimse ilk adımı atıp barışma cesaretini gösteremez. İlişkilerde manipülasyonu yakalamak kolay değildir ve ilişkileri çıkmaz sokaklara sürükler.
Sayfa 76 - Destek Yayınları
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.