Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KURTULMUŞTUK!
***Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk. Ah Mustafa Kemal, Mustafa Kemal, sana ölünceye kadar o günün sevincini ödeyebilmekten başka bir şey düşünmeyeceğim.
Sayfa 363 - Pozitif
"Ben kandan elbiseler giydim. Senin haberin var mı"
Birkaç gündür dilime dolandı bu dizeler... Vardır bir hikmeti diyerek düşünmeye başladım. Hikmeti idrak etmeyi kolaylaştırmak için de şiirin hikayesi kapı araladı bana. Aşağıdaki satırlar, üstadın, "Hatıralar II"de kaleme aldığı şiire ilham veren olay. "6 Ocak 1959. Sabah saat 10. İki arkadaşıma Babıalî Caddesi'ndeki Meserret Kıraathanesi'nde randevu vermiştim. Meğer ölüme randevu vermişim. Ama kaderimizde o gün ölümümüz olmadığından kurtulmuştuk. Olay, "Sirkeci infilâkı/Sirkeci Faciası" diye anılan olaydır. Ne olmuştu? Bir gün sonra gazetelerde okuduk. Hürriyet "Sirkeci havaya uçtu" diye manşet atmıştı. İnfilakta 40 kişi ölmüştü. Birçok da yaralı vardı. Gazetelerde hafif yaralılar arasında benim de adım çıkmıştı. O olay üzerine yazdığım "Ben Kandan Elbiseler Giydim. Hiç Değiştirsinler İstemezdim." isimli şiir, Sirkeci İnfilâkı, ölüm ve annemin hatırası arasında çağrışımlarla ilgi kuran bir şiirdir. " *** Kendinden birşeyler kattın Güzelleştirdin ölümü de Ellerinin içiyle aydınlattın Ölüm ne demektir anladım Yer değiştiren ben değildim Farklılaşan sendin Sendin bana gelen aynalarla Sendin bana gelen sendin Artık ölebilirdim Bütün İstanbul şahidim Ben kandan elbiseler giydim Bundan senin haberin var mı youtu.be/4jqTFcouVFc?si=...
Reklam
" Artık her şeyi sarahatle görmek ıstırabından kurtulmuştuk. Yanlış görmek ve tahayyül etmek imkânının sarhoşluğu, vücudumuzu yavaş yavaş bir afyon dumanı gibi uyuşturuyordu."
"Her hata yaptığımızda ya da günah işlediğimizde, yanımızda bir şahit olsaydı günahlarımızın birçoğundan kurtulmuştuk. Ruh saygı duyabileceği biri olmak ister. Böylelikle yaşadığı kutsal odayı daha sağlam hale getirebilir. Başkalarını sadece yanlarında olduğu zamanlarda değil, düşüncelerinde de geliştiren insanlar ne mutlu kişilerdir! "
Yazar ağır eleştirmiş.
Sarıklı yobazların elinde yozlaşmış eğri büğrü, sağdan sola, dünyanın tersine giden Arabi kıyafetli yazıdan kurtulmuştuk.
Sayfa 47 - Doğan Kitap
336 syf.
10/10 puan verdi
İlk kitap bu kitabın yanında neydi ki? İlk kitapta yine ters köşe vardı ama bu kitapta ters köşeler var. Yazarın kalemi o kadar akıcı ki ben son 150 sayfayı falan soluksuz okudum. Tam diyordum de ters köşe tam olarak nerde? Çünkü herşey normal ilerliyordu sorundan kurtulmuştuk... Sonra olan şeyler beni büyük zortlattı kdkdn Millie'nin artık adı meşhur olduğu ve korkulan biri olduğu için artık madur insanlar ondan sadece yardım istemiyor, kötü amaçları için kullanmak da istiyorlar. Olaylar hakkında tek bir spoi bile veremem maalesef ama harikaydı. Bir de ben Enzo'yu çok merak ediyorum umarım bir sonraki kitapta onunla ilgili bişey okuruz. Gizli mafya ya da ajan çıkmazsa iyi malum her yerde tanıdıkları var :) Yine büyük aydınlanma onun sayesinde yaşandı. Son sayfada bile ters köşe olmayı beklemiyordum ama ilk kitapta da öyleydi gerçi Bir de bu kitapta Millie'nin sevgili olaylarını okuduk. Ya da bu konuda başarısızlığını... Bu seride aşk olamıyor ya Millie'e aşkı yakıştıramıyorum olmuyor. Ama yine de dönüp dolaşıp Enzo'ya kaldık :) Kısacası artık bu yazar ne yazarsa okurum oldu benim için. Çok ara vermeden Sakın Yalan Söyleme'yi de okuyacağım.
Hizmetçinin Sırrı
Hizmetçinin SırrıFreida McFadden · Olimpos Yayınları · 20231,115 okunma
Reklam
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
Sinop'a sürgün!
Kel Ali, kararın hemen okunacağını söyledi. Savcının söyledikleri kelimesi kelimesine tekrar ediliyordu. "Ceza Kanunu'nun falan ve filan maddeleri gereğince," der demez, biz arkasından "idam" kelimesinin gelmesini bekliyorduk. Fakat hayır . . . Hüküm üç sene kalebentlikti. Birden bire kurtulmuş gibi sevindik. Benim sürgün yerim Sinop, Cevat'ınki ise Bodrum idi. Üç yıl buralarda sürgün hayatı yaşayacaktık. Birdenbire değişmiştik. Maneviyatımız yükselmişti. Ölümden kurtulmuştuk. Dönüp Başkan'a sordum: - Sürgünü şehirde serbest olarak mı, yoksa kalede kapalı olarak mı geçireceğiz? - Şehirde serbest olacaksınız.
Sayfa 134Kitabı okudu
Falih Rıfkı Atay..
Ben ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren gündelik emri okurken duyduğum zevki duymadım, bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk.
Sayfa 539Kitabı okudu
Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk.
Pozitif Yayınları
Reklam
Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk..
Sayfa 363 - Pozitif Yayınları
Şehirlerin çeperlerindeki, pazar günleri açık olan devasa satış depolarında, hangarlarda binlerce ayakkabı, alet edevat, mobilya pazarlanıyordu. Hipermarketler büyüdükçe büyüyor, alışveriş arabaları yerlerini daha büyüklerine bırakıyordu, öyle ki bunların içine iyice eğildiğinizde, eliniz dibine zar zor değiyordu. Televizyonlarımızı, video kaydediciyle kullanabileceğimiz SCART bağlantılı yenileriyle değiştiriyorduk. Çıkan yenilikler insanları yatıştırıyor, ilerlemenin kesintisiz devam ettiğinden emin olmak, yeniyi tahayyül etme isteğini yok ediyordu. Hayranlık ya da kaygı duymaksızın fazladan bir keyif ve bireysel özgürlük olarak, insanlar bu yeni nesneleri memnuniyetle karşılıyordu. CD’lerin evlerimize girişiyle, on beş dakikada bir kalkıp plağın yüzünü değiştirme zahmetinden kurtulmuştuk, uzaktan kumanda sayesinde bütün akşamı kanepeden kalkmadan geçirmek mümkün olabiliyordu. Video kasetler evde sinema hayalini gerçek kılıyordu. Minitel ekranından telefon rehberine ulaşabiliyor, tren saatlerine, burç yorumlarına, erotik sitelere bakabiliyorduk. Sonunda kimseye bir şey sormadan, oturduğumuz yerden her istediğimizi yapmak, evden çıkmadan ve utanmadan, yakın plan cinsel organları ve spermleri seyretmek serbestti. Şaşırma duygusu köreliyordu. Günün birinde bunları göreceğimizi aklımızdan bile geçirmediğimizi unutmuştuk. Görüyorduk işte. E peki ne olmuştu? Hiç. Sadece, bir zamanların bütün yasak hazlarına hiçbir yaptırım olmadan erişmenin tatmini.
Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk.
Sayfa 311 - Pozitif Yayınevi, İkinci Baskı: Temmuz 2023
Ne kadar, ne kadar acıyor.. 06.02.2023, 04.17
Apartmanın giriş merdivenlerinin üstünde kocaman moloz yığınları vardı. Her an üstümüze düşecekler korkusu ile nasıl geçtiğimiz bilmeden inmiştik. Yoldan panikle geçen birinden telefon istemiştim. Annemleri merak ediyordum. Çünkü onların oturduğu apartman bizimkinden çok eskiydi. Telefonu elime alınca aslında kimsenin numarasını ezbere bilmediğimi
246 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.