Emil Michel Cioran, filozof, aforist ve denemecidir. Aslen Rumen dir ama Fransa da yaşamış ve Fransızca ya da hakimdir. Eserlerini hem Rumence, hem Fransızca yazmıştır. Kötümser bir yazar olarak onu yorumlamak doğru olacaktır. Aforizmalarında da, felsefi tarzında da bunu görmek mümkündür. Acı, çürüme ve nihilizm kitaplarında bol bol yer alır, bunu
Hayvan Çiftliği kitaplarından çok iyi tanıyor. Bu iki eseri de kusursuz. Amacı ve anlatımı net, çizimi harika eserler. Ama gördüğüm kadarı ile bu iki kitabı hariç çok fazla okunmuyor. Bu söylediğim iki kitabın seviyesine de çıkabilmiş değil diğer eserleri de. https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu da sanırım bundan yola çıkarak oylamaya önce bu
Arkadaşlar sizleri en azından bu gecelik edebi paylaşımları askıya almaya davet ediyorum. Biraz olsun şu Filistin meselesine değinelim. Bir iki bir şeyler yazalım. Bende biliyorum buradan yapacağımız paylaşımlar sadece kuru gürültü olarak kalacak ama en azından bir şey demiş olalım. Bizler müslümanız bu kadarıyla bile olsa duyarsız kalmayalım.
Suzuz gönüllere dair...
Bir çiçek nasıl susuz yaşayamazsa, bizlerde sevgisiz yaşamaya asla muktedir değiliz.
Eğer bir yok oluş süreci yaşamak istemiyorsak mutlaka ve mutlaka bu kavramı yakalamak zorundayız..
Bu bizim yaratılış özelliğimiz.
Esasen bizler her ne kadar farkına varamasakta hepimizin tek amacı bu kavramı yakalamaktır.
Susuz gönül, Leyla'nın yürüdüğü çöllere, kuru topraklara benzer..
Kuru toprak deyip geçme,
Birinde boş ve manasız görünen, diğerinde o topraklara ekilen sevgi ve muhabbet tohumlarıyla yetişen bahçeleri, koyu yeşil ağaçları, engin yeşillikleri, dolayısı ile filizlenen taptaze cennetimsi gül bahçelerini görebilir..
Zira Mevlana der ki; "Susuzlar suyu arar, su ise susuzları arar şu alemde..."
SABAHATTİN ALİ VE "KUYUCAKLI YUSUF"A DAİR YÜREĞİMDEN GEÇENLER
Ben zaman zaman bazı kitapları bir an evvel alıp okumak için sabırsızlanırım. Öyle ki kargo beklemeyi bile göze alamam, hemen dışarı çıkıp evime en yakın kitapçıya koşup kitabı alır ve okumaya başlarım. Böyle koştuğum kitaplarda genelde pek yanılmam. O kitabı okumaya nasıl
Gecenin üzerime örttüğü çiy damlalarından kurtulup, doğrularak günün ilk öğününü, belki de mideme girebilecek birkaç lokmayı bulabilmek için hayatın içine atılıyorum. Benim olan tek şey şuradaki boş çöp tenekesinin yanında duran karton parçası. Gecenin ayazında bedenimin bütün sıcaklığını çekti oda. Beni sömürdü resmen, taş gibi kalktım yattığım
"Hangi günü görmedik ki akşam olmamış" -Yaşar Kemal-
Hangi kitabı görmedik ki nihayete varmamış
-Mustafa Diyar-
Herkese selam ederim Breler(Kitabın tarzına uygun bir selam olsun istedim). Kitabın baskısı günümüzde dört cilt olarak neşredilmiş. Okuduğum baskı tek ciltten müteşekkil 2142 sayfa. Ama hiç bitmesin istedim. Ben, bunca yıl