Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hilal

''Kvothe ona bakıyor ve hayatında ilk defa erkekleri resim çizmeye, heykel yapmaya, şarkı söylemeye yönlendiren o dürtüyü anlıyor.''
Reklam
Hızla yanlarından ayrılıp mezarlığın kapısına doğru ilerlerken artık hiç kuşkum kalmamıştı. Sartre haklıydı. "Öteki" cehennem demekti.
Son bin sene once Aşağı'ya şuna benzer bir mesaj göndermek geçmişti içinden: Bakın, artık boş versek de olur, Cehennem'in yedi katını kapatıp buraya taşınalım; onlara, kendilerinin zaten yapmadığı hiçbir şey yapamayız, ki onlar bizim aklımızın ucundan bile geçmeyecek şeyler yapıyorlar ve bu genellikle elektrotları da içeriyor. Bizde eksik olan onlarda bol bol var. Onlarda 'hayal gücü' var. Bir de elektrik, elbette. Neil Gaiman - Terry Pratchett / Good Omens ( Kıyamet Gösterisi)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hatta içlerinden biri bu mesele hakkında bir şeyler de yazmıştı.... "Boşaldı Cehennem ve saçıldı tüm şeytanlar ortalığa." (Shakespeare'in Fırtına adli oyunundan) Neil Gaiman - Terry Pratchett / Good Omens ( Kıyamet Gösterisi)
"Boğazında kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesiği dikmeye çalışsa Lamora iğney­le ipliği çalar ve kahkahalar atarak geberip gider. Çocuk… çok fazla çalıyor." The Lies of Locke Lamora - Scott Lynch
Reklam
Dudaklarınız birbirine dokundu ve ayrıldı, Kendi mutluluğunuzu tüketmiş, diğerlerininkini ezmekten korkuyormuşsunuz gibi.. Masum muydunuz? Masumluk, neyi kurtarır? Tanrı bile keyfimiz için kuzuları boğazlamamızı söylüyor, ama asla kurtları değil.. Bütün mutluluklar geçicidir; ister bir hafta sürsün, ister otuz yıl, son gün geldiğinde aynı gözyaşları dökülür ve bir gün daha sürsün diye cehennem ateşlerine razı olunur — Amin MAALOUF - Tanios Kayası
"Tavşan yeşil çayırlarda ölürken çığlık atar. Dağlar, gizli ateşlerle dolu büyük ellerini yumruk yaparlar. Denizde köpekbalıkları vardır; ve insanların gözlerinde acımasızlık." Ursula K. Le Guin - The Tombs of Atuan
"Bana ihtiyacın olduğu sürece senin yanında olacağım. Ve sonra, eğer bana ihtiyacın olursa, beni çağır. Gelirim. Beni çağırırsan, mezarımdan bile çıkar gelirim! Ama seninle kalamam." Ursula K. Le Guin - The Tombs of Atuan
''Bu bilinmeyen sahada parıltılı bir yalanı solgun doğrudan ayırt etmeyi erkenden başarabilirse kadere şükrederdi; sahte bir şekilde çiçeklerle kaplanmış yalana takılır, ama düşmezse, sadece kalbi ateşli ve güçlü bir şekilde çarparsa da yakınmazdı ve eğer kanla kaplanmadıysa, eğer alnında soğuk terler belirmediyse ve sonra da yaşamına uzun süre bir gölge düşmediyse çok sevinirdi.''
''Yol karardığında yolunu ayırana dost denmez.'' dedi Gimli. ''Belki,'' dedi Elrond, ''lâkin gecenin çöktüğünü görmemiş olan, karanlıkta yürümeye aht etmemeli.'' ''Yine de ağızdan çıkmış yemin titreyen yüreğe güç verebilir,'' ''Ya da çökertebilir o yüreği'' dedi Elrond.
Reklam
Denizden fırtınalar ve canavarlar gelir, ama kötülük gelmez.
Sayfa 137Kitabı okudu
Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır. Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir. Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz sığınak sağlar. Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer. Aynı şekilde tramvatik haberler alan birini bayıldığı olur. Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerken kendini acıdan korur. İkinci kapı unutmaktır. Bazı yaralar kısa zamanda kapanmayacak, hatta belki de asla iyileşmeyecek kadar derindir. Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. "Zaman tüm yaraları iyileştirir" sözü yanlıştır. Zaman çoğu yarayı iyileştirir. Geri kalan bu kapının ardında saklıdır. Üçüncü kapı deliliktir. Bazen insanın aklı öyle darbe alır ki kendini delilikte saklar. Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir. Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acıdan saklanmak için zihnin gerçekliği bırakması gerekebilir. Dördüncü kapı ölümdür. Son sığınak. Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez. Ya da en azından bize öyle söylenir.
''Petersburg'daki ilk yıllarında, ilkgençlik yıllarında, yüzünün huzurlu hatları daha canlıydı, gözleri uzun zaman yaşam ateşiyle ışıldardı, onlardan aydınlık, umut, güç huzmeleri yayılırdı. Herkes gibi heyecanlanır, umut eder, boş şeylere sevinir ve boş şeylerden kaçınmazdı. Ama bütün bunlar eskidendi, insanın başka her insanı samimi dostu sandığı ve neredeyse her kadını sevdiği ve herkese elini ve kalbini sunmaya hazır olduğu, hatta bazen bunu gerçekleştirdiği, genellikle de sonradan hayatı boyunca pişmanlık duyduğu o sevecen çağdaydı.''
Hayatimi resetleyip her seyi yeniden dusunmek, her teferruati yeniden yorumlamak, her halta yeniden alismak istiyordum. Sonra gunlerin geçmesini, hatiralarin yagmurda sizlayan eski kiriklara donusmesini bekledim. Ama bazi hatiralar olumcul oluyor. Yakinmadan, ortaligi ayaga kaldirmadan aci cekmeyi ogrenmek hayli zamanimi almisti. Sadece geceleri, yapayalniz ve yalinayakken anlasilabilecek seyler var. Bir ara sokakta, uzun zaman once terk edilmis, lastikleri patlak bir arabanin ne anlami varsa o gunlerin de oyle bir anlami var simdi. Ne ogrendik bu asktan: insan bir gun herkesi unutabilir..
255 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.