Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zeynep

Her ölüm dünyada bir çatlak açar – bir boşluk bırakıp öyle gider her kişi : öteki kişiler de, şimdi, o çatlağı kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş hissederler kendilerini.
Reklam
Onu son gördüğümde, ağırlaşmışçasına öne düşmüştü başı. Saçları alnını, gözlerini örtüyordu. En korktuğum, o an bakışlarını yerden kaldırıp bana bakmasıydı. En koktuğum... En çok istediğimde buydu, bakması, görmesi, bir sözcük mırıldanmasıydı. Bir işaret, bir sitem, bir veda... Hiçbirini yapmadı. İşte böyle bıraktı gözlerini bende. Bırakılacak başka kimsesi olmadığı için.
Derler ki, yeterince uzun bakarsan tavana, gözlerini kırpmadan, bütün geçmişin orada belirir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Beni ayakta tutan, bugüne değin dünya üzerinde, bedenimin üzerinde tutan her ne idiyse, ansızın kollarından bırakıvermişti. Bu ıssız, bütünüyle yabancı uçurumda, sarılabileceğim, tırnaklarımla, dişlerimle, olsun tutunup tırmanabileceğim tek bir sözcük bulamıyordum. Bulsam bile, bu çıplak, alçı rengi ellerle, kırılmış dişlerle mi tutacaktım kendimi?
Bazı insanlar vardır, yüzlerine bakınca yakında öleceklerini anlarsın, sen öyle biri değildin, neşeli bir görüntün vardı, devamlı gülümserdin. Ölmemeliydin, bu kesinlikle bir hata olmalı.
Reklam
Ne zaman sana ait bir şey görsem fena halde üzülüyorum, özellikle el çantanı gördüğümde. Eve her girdiğimde ve onu antredeki bir sandalyenin üstünde gördüğümde, senin evde olduğunu anlar, rahatlardım. Artık, çantan hep orada ama sen yoksun. García Márquez yazmıştı: "Sevdiğimiz insanlar bütün eşyalarıyla birlikte ölmeli."
Sylvie daima, herkese teşekkür ederdi. Herkesten özür dilerdi ve bu beni sinirlendirirdi. Sanki dünyaya geldiği için özür diliyordu, rahatsız etmekten korktuğu için, sanki fazlaydı o, sanki davetsiz gelmişti.
Seni benim vücudumdan kesip aldılar, beni uyuşturmadan.
Işıl ışıl Sylvie öldüğünden, sönüp gittiğinden beri ev oldukça karanlık, yarı gölgede yaşıyorum. Ne kadar ampul değiştirsem, ne kadar güçlülerini koysam değişmiyor, sürekli karanlık.
Ölüm duygusu olan insanla bu duyguya hiç sahip olmayan arasında, iletişimi mümkün olmayan iki dünyanın uçurumu açılır; bununla birlikte ikisi de ölür; fakat biri ölümünden habersizdir, ötekiyse bunu bilir; biri sadece bir anda ölür, ötekiyse sürekli ölmektedir...
Reklam
İnsan bütün bildiklerine rağmen, bütün bildiklerine karşın her gün yeniden başlar.
Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz...
"Yalnız kalmayı seviyor musun?" "Hayır. Kimse yalnız kalmayı sevmez. Ama yalnızlıkla yaşamayı öğrendim."
Kendini öldürmek isteyen birisi neden kendisi için değil de başkaları için ölü olduğunu hayal eder?
Sayfa 132Kitabı okudu
İnsan tek ömürde, aynı bedende, birden fazla kişi olarak yaşıyor. Her kayıp, her acı tecrübe, her günbatımı ve gözyaşıyla biraz değişiyor. Her kazanım, tatlı deneyim, gündoğumu ve tebessümle değiştiği gibi… İnsan, tek kişi olarak doğup çok kişi olarak ölüyor.
Sayfa 302Kitabı okudu
957 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.