Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
LATİN AMERİKA Latin Amerika cumhuriyetleri, Avrupa katkılarıyla canlandırılmış olan halk geleneklerinin temel zenginliğinin yardımıyla, modern sanatın tüm plastik dilini hızla özümsedi. “ Yeni Latinler”, çok özgün bir çok eser ortaya koydular. En büyük yetenek çeşitliliği gösteren iki okul, Arjantin ve Brezilya okullarıydı. Bu bölgedeki en dikkate değer gelişim , Meksika ve Brezilya’da, kitlelerin canlılığını ve gücünü yansıtan ve ifadesini çok büyük duvar resimlerinde bulan anıtsal bir dışa vururumcıluğun ortaya çıkmasıydı. Meksika’daki devrimci hareket, bir çok ressama esin kaynağı oldu.
Sayfa 555Kitabı okudu
LATIN AMERIKA İspanyolların ve Portekizlilerin Amerika’yı ele geçirmelerini sonucu olarak, 16. yüzyıldan başlayarak, batı sanatının önünde geniş bir yayılma alanı açıldı. Bu kıtanın yerli halkının Hristiyanlığa döndürülmesi, dinsel sanata sınırsız bir genişlik kazandırdı. Cizvitler din Yayma alanındaki çabalarına büyük anıtsal binalar yaparak ortaya koydular. Bu arada çeşitli tarikatlar yeni girişimler tasarlayarak birbirleriyle yarışıyordu. Böylece, son katedraller dizisi Amerika toprağı üzerinde yükseldi. Henüz uygarlaşmamış bölgelerde herhangi bir yerel sanat geleneğinin bulunmayışı, ana vatanın sanatını özgün bir biçimde yerleştirme ve geliştirme konusunda elverişli bir zemin sağladı. Bununla birlikte, 18. yüzyılda bu koloninin uygarlık düzeyi kendine özgü formlarını yaratabilen kendi sanat okulunu kurmasını olanaklı kılıldı. Bu durum özellikle altın bulunması dolayısıyla zenginleşen bölgede ortaya çıktı.
Sayfa 372Kitabı okudu
Reklam
Günümüzde İngiltere’deki müzelere bakıldığında; Afrika, Latin Amerika, İran, Hindistan, Çin, Orta Asya ve okyanus adalarından toplam 100’ü aşkın ülkeden getirilmiş binlerce eser görmek mümkün. Bu müzelerdeki en önemli eserler Osmanlı yönetiminin egemen olduğu coğrafyadan götürlmüştür: Mısır, Mezopotamya, Doğu Akdeniz, Yunanistan Yarımadası ve Anadolu. Bu eserleri çıkarırsanız İngiltere’deki müzeler önemini büyük ölçüde yitirir. Bu eserler kendi geçmişlerine ya da kendi atalarına ait değildir; hiçbir tarihi bağları bulunmayan başka coğrafyalardan taşıdıkları, başka halklara ait kültür varlıklarıdır. Osmanlı topraklarından eserlerin taşınması sadece yönetimdekilerin tarihi eserlerin kıymetini bilmemesi yüzünden değil, aynı zamanda ekonomik çıkmaz ve savaş koşullarının fırsat bilinmesi yüzündendir. Batılılar çok iyi biliyorlardı ki, bu dönemde basit bir inceleme fermanıyla eserleri götürdüklerinde, önceliklerini savaşlara, toprak kayıplarına veren yöneticiler bunlarla fazla ilgilenemeyecekti. Hediyelerle kandırılan paşaları ve üzerinde yönetimin tuğrası olan bir izin kağıdıyla çeneleri kapatılan yerel yönetimleri fırsat bilmişlerdi. Onun için, o dönem verilen izinler ne ahlaki ne de kurallara uygundur.
Sayfa 177 - İngiltere, İngilizler Andaolu’daKitabı okudu
Türkiye’nin geri kalmışlığı bir Afrika yahut Lâtin Amerika ülkesinin geri kalmışlığı değildir. Koskoca bir geçmiş ve geleceği olan, medeniyeti olan, sağlam temelleri hâlâ direnen ve kendini ileriye götürecek birikimi çeşitli alanlarda gerçekleştirmiş bir toplumun, geri bıraktırılmışlığıdır bu.
Aztekler metalürjiyi neden öğrenemediler? Jared Diamond, Afrika'dakine benzer bir coğrafi elverişsizlikten söz etmektedir. Meksika'nın halkları binlerce mil uzaklıkta meydana gelen yeniliklerden vararlanamıyorlardı. Meksika, henüz demirle tanışmamış olsalar da metalürjide daha ileri gitmiş olan Andlardaki diğer büyük Latin Amerika uygarlıklarından Mezo-Amerika'nın tropikal kuşağı ile ayrılıyordu. Ayrıca, Meksikalıların metalürjiyi benimsemeleri için herhangi büyük bir uyarıcı da söz konusu değildi. Yiyecek maddeleri yetiştirmek için gelişmiş yöntemleri ve etkileyici şehirleri metalürji olmadan yapmışlardı. Dönemsel kıtlıklarla karşı karşıya kalmak sadece onlara özgü değildi. Avrupa ve Asya'nın demire dayalı uygarlıkları da bunlarla karşı karşıya kalıyordu. Ne zamanki bir anda Avrupalıların demirden silahlarıyla yüz yüze geldiler, metalürjinin olmayışı öldürücü bir dezavantaj haline geldi ve başka açılardan daha 'ileri' olmayan insanlar tarafından yenilmelerine yol açtı.
Sayfa 171Kitabı okudu
Rezalet
Belçika eşcinsel evliliklere 2003 yılında izin verdi. 2003'de Arjantin'de evlenen iki eşcinsel, Latin Amerika ülkelerinde yasal olarak evlenen ilk eşcinsel çift oldu.
Reklam
20. Yüzyılda Devrimler, İşçiler, Partiler ve Liderler
XX. yüzyılın tarihi, devrimci önermelerin geçerliğine, özellikle de dünyanın yazgısını işçi sınıfının çizeceği yolundaki görüşe, en hafif deyimiyle, gölge düşürdü. Öte yandan, bu yüzyıldaki tarihsel değişmeleri işçi sınıfının tek başına belirlediğini de artık savunamayız. Çağımızın büyük devrimleri hep geri kalmış ülkelerde oldu. Bu ülkelerdeki
Sayfa 205-208
“Biz kaybetmişizdir, başkaları kazanmıştır. Ne var ki başkaları sırf biz kaybettiğimiz için kazanmış durumdadır: Latin Amerika’nın azgelişmişliğinin tarihi, belirtildiği gibi, evrensel kapitalizmin gelişiminin tarihine bağlıdır.”
Sayfa 14 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Türkiye'nin geri kalmışlığı bir Afrika ya da Latin Amerika ülkesinin geri kalmışlığı değildir. Koskoca bir geçmiş ve geleceği olan, uygarlığı olan, sağlam temelleri hâlâ direnen ve kendini ileriye götürecek birikimi çeşitli alanlarda gerçekleştirmiş bir toplumun, geri bıraktırılmışlığıdır bu.
Orta Amerika devletleri arasında iki saçma ve küçük çaplı savaş (Honduras ile Nikaragua arasındaki ve Honduras ile El Salvador arasında bir futbol maçı yüzünden çıkan savaş) çıktı. Ancak bazı Latin Amerika devletleri, daha doğrusu hırslı yöneticileri Soğuk Savaş'a dahil oldular. Bunlar ne iddia etmiş olurlarsa olsunlar, konu kapitalizm ile komünizm arasındaki savaş değil Amerikan karşıtlığıydı. Amerika hükümeti ve CIA ise tam tersini düşünmeye meyilliydi: Komünizm ve bu devletler ile liderlerinin Sovyetler tarafından desteklenmesi konusunda endişeliydiler. Bunu gösteren bazı kanıtlar olsa da çok yoktu. Bu yüzden CIA başka Orta Amerika devletlerinden de yardım alarak 1954'te Guatemala'nın liderini devirdi ve 1973'te de özgür seçimlerle iktidara gelmiş Şili Başbakanı Salvador Allende'nin görevden alınıp öldürülmesine yardım etti.
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
Yirminci yüzyılın ikinci yarısı boyunca birçok hatta çoğu Latin Amerika devleti askerî diktatörlüklerle yönetiliyordu. 1989'da Panama diktatörü Manuel Noriega bu diktatörlerin en beterlerinin gülünç bir örneğiydi. Büyük çaplı bir uyuşturucu satıcısıydı. 1989 Aralık'ının sonunda Birleşik Devletler'e savaş açtı. Amerikan deniz piyadeleri Panama'ya girdi ve onu on gün içinde devirdiler. Önce Vatikan Temsilciliği'ne sığındı; Amerikan güçleri yakınlarda kulak tırmalayan rock müziği çalarak onun sinirlerini bozmaya çalıştılar ve bu zor olmadı. Noriega üç gün sonra pes etti ve onu Florida'ya götürüp yargılayarak kırk yıl hapis cezasına çarptırdılar. Bütün bunlar 1989'un son günlerinde, Soğuk Savaş biterken ve tarihi yirminci yüzyılın sonunda oldu.
Sayfa 202 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
On dokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda Latin Amerika devletleri arasında çok az savaş yaşandı. Güney Amerika'da hiç savaş olmazken, Orta Amerika devletleri arasında iki saçma ve küçük çaplı savaş (Honduras ile Nikaragua arasındaki ve Honduras ile El Salvador arasında bir futbol maçı yüzünden çıkan savaş) çıktı.
Sayfa 201 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Lâtin Amerika ülkelerinin bağımsızlığı birleşik Amerika’nın Avrupa karşısındaki sert tutumu ve Monroe Doktrini sayesinde gerçekleşmiş olmaktaydı.
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Bununla birlikte biz Asya, Afrika ve Latin Amerika aydınları, Batı aydınlarının bir fotokopisi gibiyiz. Ne bir azı ve ne bir fazlası. Orjinalin bir kopyası olduğumuzdan kendimizi tanımamız, kendi zaaf noktalarımızı, kuvvetli yanlarımızı keşfetmemiz, “orjinal kaynağı” tanıyıp, yorumlamadan mümkün olmayacaktır. Avrupa aydınlarının, hangi şartlarda gelişmesini tamamladığı, bu sınıfın özellikleri, psikolojik, fikri, itikadi ve sanat zevkini hangi, tarihi ve sosyal atmosfer ve şartlarda kazandığı gibi olgular köklü bir şekilde ele alınmalıdır. Kısaca söylemek gerekirse, Avrupa aydınını tanımadan, Asyalı, Afrikalı ve İranlıyı tanımak için yapılan yorumlar devamlı olarak eksik, yanlış yorumlar olacaktır…
200 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.