Kitap son 50-60 sayfaya kadar pek heyecanlı geçmedi ama o son 50-60 sayfa muhteşemdi. Kitabın bize anlattığı şeylerden biri de iyi ve akıllı bir insan olmanın liderlik için yeterli olmadığıydı. Ralph iyi bir insandı ve kurtulmaları için sürekli ateşin yanması gerektiğini bilecek kadar da akıllıydı ama çocuklar üzerinde otorite kuramıyordu. Jack kötü biriydi ateşin yanmasını sadece beslenmek için istiyordu, adadan kurtulmak onun için beslenmek kadar önemli değildi bu yüzden aptal olduğu söylenebilir ama güçlü ve otoriter biriydi. Çocukların üzerinde hakimiyet kurmasını bildi. bu yüzden çoğunluk onun yanındaydı. Bu yüzden Ralp liderliği Jack'a kaptırdı. Lider olmak istiyorsanız otoriter olmalısınız. Kitapta en üzüldüğüm karakter domuzcuktu o da Ralph gibi savaşı kaybetti. Ayrıca bu kitapta da hayatta olduğu gibi iyiler kaybediyor. Ralp, Simon, Domuzcuk iyiydiler ve kaybettiler.
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,1bin okunma
Atsız, ortaya koyduğu bu fikirleri
hayâl olarak mı, yoksa gerçekten mi ortaya atmıştı bilmiyoruz. Ancak bunu gerçekten
de isteyenlerin olduğu anlaşılıyor. Türkçülerin Kıbrıs meselesini nasıl okuduklarını
gözler önüne sermesi açısından oldukça mühim olan hadise şöyledir: Türk Milliyetçiler
Birliği Derneği’nin Mersin Ocağı tarafından düzenlenen bir etkinlikte hem derneğin
Adana Ocağı başkan yardımcısı, hem de Mersin Kuvayı Milliye Cemiyeti başkanı olan
Lûtfi Oğuzcan’ın liderlik ettiği bir grup sahneye çıkar. Gösterinin son kısmında
Oğuzcan, belindeki kılıcı çeker ve “kılıcın İstiklâl Savaşı’ndan kaldığını, üstünde
Yunan kanı olduğunu” söyler. “Gerektiğinde Kıbrıs’ta da aynı vazifeyi görebileceğini
söyleyerek” arkasında silâhlarıyla dizili duran kadın ve erkeklere dönerek “Hazır
mısınız?” diye sorar. Mücahitlerin “Hazırız!” demesinin ardından bütün mücahitler süngülerini öne doğru uzatarak “Allah! Allah!” nidalarıyla sahnenin önüne doğru
koşarlar
Türk Milliyetçiler Birliği Derneği’nin Mersin Ocağı tarafından düzenlenen bir etkinlikte hem derneğin Adana Ocağı başkan yardımcısı, hem de Mersin Kuvayı Milliye Cemiyeti başkanı olan
Lûtfi Oğuzcan’ın liderlik ettiği bir grup sahneye çıkar. Gösterinin son kısmında Oğuzcan, belindeki kılıcı çeker ve “kılıcın İstiklâl Savaşı’ndan kaldığını, üstünde Yunan kanı olduğunu” söyler. “Gerektiğinde Kıbrıs’ta da aynı vazifeyi görebileceğini
söyleyerek” arkasında silâhlarıyla dizili duran kadın ve erkeklere dönerek “Hazır mısınız?” diye sorar. Mücahitlerin “Hazırız!” demesinin ardından bütün mücahitler süngülerini öne doğru uzatarak “Allah! Allah!” nidalarıyla sahnenin önüne doğru
koşarlar
Yabankazları göç ederken, sürünün önünde hep aynı kazın uçmasına izin vermezler. Liderlik sürekli olarak değişir. Bu yüzden, koltuk kapma derdinde olan politikacılara "kaz kafalı" demek, bu hayvanlara yapılacak en büyük haksızlıktır.
Müüüüüüükeeeemmeldi şimdi hemen serinin 2.kitabı olan "Altın Oğul"a başlıyorum entrika ihanet liderlik ,seçim yapma zorluğu aynı zamanda öfke ve intimak duygusu hepsini yaşatti bu kitap herkese tavsiye ederim
Kızıl YükselişPierce Brown · Pegasus Yayınları · 20151,995 okunma
''sen hala çaba sarfettiğin için - zaman zaman kendine dönüşüyorsun''
.
Bilişsel Çelişki, sosyal psikolojide kişinin, başlangıçta iki ya da daha fazla tutarsız bilişe sahip olması, daha sonraysa kişinin alışılageldik, tipik olumlu-benlik-kavramına ters düşen bir harekette bulunması şeklinde tanımlanan, rahatsız edici bir dürtü ya da duygu olarak
Kötü ve bozuk liderlik sonuçtur, neden değil.Kötü liderlik Islâm ve onun dünya görüşü hakkındaki bilginin karışık ve yanlış oluşunun bir sonucudur. Bunu kabul ettiğimizde sorunun kökeninin ümmette ve devlette yatmadığı açıkça görülecektir. Esas nedenin onların ileri sürdüğü gibi liderliğin bozulmasına degil de bilginin bozulmasına bağlanması
Aynı sayıda, Sançar’ın Genç Ülkücüler Teşkilâtı’nın kurultayında da
bu konuya temas ettiği görülüyor. Sançar burada da “kuru Türkçülük” iddialarının
temelsiz olduğundan bahsediyor ve bu tür iddiaların “genç Türkçüleri bölmek ve
birbirlerinden şüphe etmelerini sağlamak için” ortaya atıldığını söylüyordu. Bunun
yanında bir de “fikrî ve fiilî liderlik” konusuna değinmişti. Demek ki, hareketin fikrî
lideri ile siyasî liderinin kim olduğu hususunda bir tartışma veya dedikodu vardı. Sançar
ise, Türkçülükle ilgili kararların istişare yoluyla alındığını, Genç Ülkücüler Teşkilâtı’nın
Türkçülük yolundaki mücadelelerinde emri Türkeş’ten alacaklarını söylüyordu
Sançar burada da “kuru Türkçülük” iddialarının
temelsiz olduğundan bahsediyor ve bu tür iddiaların “genç Türkçüleri bölmek ve
birbirlerinden şüphe etmelerini sağlamak için” ortaya atıldığını söylüyordu. Bunun
yanında bir de “fikrî ve fiilî liderlik” konusuna değinmişti. Demek ki, hareketin fikrî
lideri ile siyasî liderinin kim olduğu hususunda
Hepimizin sorunları vardır.İnsanoğlu kendi kendine sorun yaratmaya bayılır zaten.Kimimiz saçımızın rengini sorun eder,kimimiz boyumuz neden kısa diye sitem eder ve özellikle Amerika’nın genel problemi olan kilosuyla problemi olan insanlarda aramızdalar.
Billy Halleck kızı,eşi ve güzel bir işi olan sosyal çevrede epey itibar gören bir adamdır ;
Bilinç seviyesi ne kadar düşerse fanatiklik de o ölçüde artar. Kısacası ben insanlığı iki temel gruba ayırırım. Birinci grupta neyin ne olduğunu bilen bir avuç insan vardır. Diğer gruptaysa hiçbir şeyin farkında olmayan kitleler. Birinci grup liderlik etmek ikinci grupda onları izlemekle yükümlüdür. Birinci gruptakiler anne babalara ikinci gruptakiler de çocuklara benzer. İlki hakikate asla ulaşamayacağını bilir. İkinciyse ellerini uzatarak hakikate koştuğunu sanır...
Bu durumda ilk gruptakilerin diğerlerinin zihinlerini masallarla, hayal ürünü hikayelerle doldurmaktan başka çaresi var mıdır? Yalan söyleyip kandırmaktan başka ne gelir elinden? Üstelik bunu ikinci gruptakilere merhamet dolu hislerle yaparlar. Eğer kitleleri anlayamadıkları ve hiçbir zaman anlayamayacakları hedeflere ulaştırmak için oyunlar oynayıp, kandırmacalar sergilemek kaçınılmazsa mükemmel bir teşkilat kurmak için bu imkanlardan faydalanmanın nesi yanlıştır?
Bundan kısa bir süre sonra da Ötüken’de Atsız’ın konuyla ilgili meşhur makalesi yayınlamıştır. Atsız’ın MHP ve Türkeş meselesiyle ilgili o güne kadar yazdıklarının belki de en keskini olan bu makalede Atsız, “katıksız Türkçü” olan Balseven’in 1948’de Maraş’ta doğduğunu söylemekte ve MHP’ye katılığını yazmaktadır. Fakat Ali Balseven, Atsız’ın
Balseven, Atsız’ın söylediğine göre, MHP’nin Türkçü bir parti
olmadığını anladıktan sonra partiden ayrılmış ve bu yüzden “kahpece” öldürülmüştür. Üstelik Balseven’e saldıranlar silahlı ve kalabalık bir gruptur. Fakat Atsız’ın bundan
sonra söyledikleri daha önemlidir ve doğrudan Türkeş’e yöneliktir.
"Türkçü taviz vermez ve politika yapıyorum zannı ile “biz yahudi aleyhtarı değiliz; çünkü onlarla hiç savaşmadık” gibi gülünç sözler söylemez. Türkçülük makam hırsı ile bağdaşmaz. Başkanlık vasıflarından mahrum insanların başkalarını kötüleyerek liderlik
dâvâsı gütmeleri, hilekâr daltabanların oyuncağı olmaları kadar acıklı durum yoktur.
Başkan olacak adamın bütün ömrü dimdik geçmiş olmalı, mazisinde kendisini küçük
düşürecek bir zaaf bulunmamalıdır. Vaktiyle kendisini sorguya çekenlere “hatamı anladım.
Beni affetmenizi istirham ederim” diye mektup yazanların liderlik dâvâsı Don Kişot
cakasından başka bir şey değildir. […] Yüksek tepelere kartal da çıkar, bazen yılan da çıkar
ama kartal yükselerek, yılan sürünerek çıkar.