“ İşte her şeyin sembolü.Sinek uçuyor,çok neşeli,yeni doğmuş,ilkbaharı,açık havayı özgürlüğü arıyor ah ! Evet ama uğursuz gül pencereye çarpıyor,örümcek yerinden çıkıyor ! İğrenç örümcek ! Zavallı dansçı kız ! Tanrı’nın sevdiği zavallı sinek ! Üstat Jacques kaderin gerçeklemesine engel olmayın. Maalesef sen örümceksin Claude,aynı zamanda sineksin ! Bilime,ışığa,güneşe doğru uçuyordun,sonsuz gerçeğin gün ışığına ulaşmaktan başka derdim yoktu ; ama kör sinek,çılgın bilge,öbür dünyaya,aydınlığın,bilimsel bilginin dünyasına açılan o göz kamaştırıcı pencereye doğru atılırken,kaderin seninle ışığın arana gerdiği o ince örümcek ağını göremedin,büyük bir çoşkuyla içine daldın ; sefil çılgın,şimdi kafan parçalanmış,kanatların kopmuş bir halde kaderin demirden iplikleri arasında çırpınıyorsun ! “
Maalesef birçok anne-baba çocuklarının daha güçlü bir benliğr sahip olması için onları erken yaşlarda acılar ve zorluklarla tanıştırmaktadır. Çocuklarını erken yaşta çalışma hayatının içine itmekte ya da onları birtakım imkânlardan yoksun bırakarak, zorluklarla baş başa bırakmaktadır. Böyle davranan anne-babaların amacı, çocuklarının daha da güçlenmesi olabilir; ama bir süre sonra çocuk erken yaşlarda maruz kaldığı bı zorlamalar karşısında yılar, ezilir ve gizli ağıtlar ile benliğini koruyamaz hale gelir. Dolayısıyla anne-babaların zoraki baskıları benliği güçlendirmek için bir işe yaramaz, aksine benliğin zayıflamasıma sebep olur. Yetişkinlikte, kişiyi, haz merkezli bir yaşama doğru sürükler.
1580. Cündeb İbni Abdullah radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Bir kişi:
- Vallahi, Allah falan adamı bağışlamaz, diye yemin etti. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah da:
- "Falanı bağışlamayacağım hakkında benim adıma kim (yemin edip) hüküm verebilir? Ben onu
İşte herşeyin sembolü. Sinek uçuyor, çok neşeli, yeni doğmuş, ilkbaharı, açık havayı, özgürlüğü arıyor ah! Evet ama uğursuz gül pencereye çarpıyor, örümcek yerinden çıkıyor! İğrenç örümcek! Zavallı dansçı kız! Tanrı'nın sevdiği zavallı sinek! Üstat Jacques kaderin gerçekleşmesine engel olmayın! Maalesef sen örümceksin Claude, aynı zamanda sineksin! Bilime, ışığa, güneşe doğru uçuyordun, sonsuz gerçeğin gün ışığına ulaşmaktan başka derdin yoktu; ama kör sinek, çılgın bilge, öbür dünyaya, aydınlığın, bilimsel bilginin dünyasına açılan o göz kamaştırıcı pencereye doğru atılırken, kaderin seninle ışığın arana gerdiği o ince örümcek ağını göremedin, büyük bir coşkuyla içine daldın; sefil çılgın, şimdi kafan parçalanmış, kanatların kopmuş bir halde kaderin demirden iplikleri arasında çırpınıyorsun! Üstat Jacques! Üstat Jacques! bırakın örümcek işini görsün!
03 Haziran 1972: Türkçüler Derneği Kurultayı
MHP ile İlişkiler Kopuyor
Türkçüler Derneği ile MHP arasındaki ilişki, 03 Haziran 1972 Cumartesi günü yapılan Türkçüler Derneği Kurultayı'nda kopmuştur. Kurultayda Muzaffer Eriş başkan, Orhan Tuncer ikinci başkan, Abdülhalûk Çay genel yazman, Erdoğan Saruhanlıoğlu genel yazman seçilmişlerdir.
Tek doğru ve gerçek olan şimdiki zamandır: Bu, gerçek anlamda doldurulan zamandır ve varlığımız sadece bu zamanda yer alır. Bu nedenle bu zamanı daima kabul edilmeye değer, mutlu bir şey olarak görüp aksiliklerden ya da acılardan bağımsız olarak her saatinin tadını olduğu gibi çıkarmalı, yani onu geçmişte yitirilmiş umutlarla ilgili surat asarak ya da gelecek için kaygılanarak berbat etmemeliyiz. Çünkü geçmişe duyduğumuz öfke ya da ona yönelik gelecek kaygısı nedeniyle anın güzel bir saatini geri tepmek ya da bu saati düşüncesizce mahvetmek aptallıktır. Kaygıya, evet kedere bile zaman ayırmak, sonra da yaşananlar hakkında düşünmek gerekir.