Hamamın kubbeleri zemin ile aynı ve binası mahzen gibi yer altındaydı. Sebebini sordum: " Halep civarında orman mefkûd (yok) ve hatab (odun) kıttadır. Memleketin sürpüntülerini toplayıp külhanlarda yakarak hamamları onunla ısıtırlar. Tabii böyle çerçöp ile matlûb (istenilen) derecede hararet hasıl olmadığı için hamamların binasını yer altında yapmaya mecburiyet görünmüş. " cevabını verdiler.
Cehaletini alçakgönüllülükle itiraf etmesinin ötesinde, uzun süre boyunca bu "dünya..."nın onun için "yalnızca bir mezar" olduğu duygusu da onda elbette hakimdi; "bir mahzen koridorunda kaybolmuş" olma duygusu ve "düşüncesini yavaş yavaş (...) sessizlikle karışmaya" bırakmak dışında elinden bir şey gelmediği inancı içindeydi.
Kitap yazim hatalariyla dolu. Hatta o kadar hata var ki, cümleler bile anlamsiz hale geliyor. Onun disinda "eh işte" bir kitap. Psikolojisi bozuk, takintili bi oçgunun genc kizlari kacirip evinin mahzeninde tutup kendisine mutlu bir aile kurmak isteme saçmaligini anlatiyor kisaca.
•|Dost olur dostun ayinesi,
sırrı yâre mahzen olur sinesi...
(Eğer bir dost bize ayna olamayacaksa ve bizim de onun aynası olmamıza izin vermeyecekse neye yarar ki..?)
zalimlerin ruhundan esen bu nemli rüzgar
izin vermiyor uzaklaşmana içindeki vahadan
hangi kulağa seslensen kapıları mühürlü mahzen
hangi yüze baksan perdeleri çekili pencere
hangi ele dokunsan panikle tutuşan dal
hangi sese kulak kesilsen yıldızını vermeyen gece
Harry, Weasley'lerin mahzenine kadar olan kelle koltukta yolculuktan pek keyiflendi. Ama mahzen açılınca kendini Knockturn Yolu'nda olduğundan da kötü hissetti. İçeride küçücük bir gümüş Sickle yığını ve sadece bir altın Galleon vardı. Mrs Weasley önce köşe bucakta kalan olmasın diye yokladı, sonra da hepsini çantasına süpürdü. Harry mahzenine vardığında kendini daha da kötü hissetti. Avuç dolusu madeni parayı çantasına doldururken içerdekileri gözden saklamaya çalıştı.
şu gürültüde, şu yansımalarda, şu pusta, ezilmektense zaten artık yaşamıyor olmaktan korkarak, sıkıntıyla yürüyoruz.
koskocaman bir mahzen izlenimi, başımız harap
bu patırtının altında.
Sevemediğim, çok bağ kuramadığım ve üzerine bir şeyler yazmaya üşendiğim kitaplar da oluyor okuduğum kitaplar arasında. Bazılarını hiç sevmesem de belki okuyanı çekecek bir tarafı olabilir hissini aldığım için kötü yorum yapmaktan imtina ettiklerim de oluyor. Fakat bazen arada karşıma bu tarz kitaplar çıkıyor ve kitabı okurken de, bitirdiğimde de