Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Halit Ayarcı'yı tanımadan evvelki hayatım, dedim. Fakat gerçekten buna bir hayat denebilir mi? Eğer yaşamak kelimesinin mânası her şeyden mahrum olmak ve ıstırap çekmekse, her an küçülmek ve bunu nefsinde her lâhza duymaksa, bir türlü aşamayacağı bir çemberin içinde durmadan çırpınmaksa, şüphesiz ben de benimkiler de en derin şekilde yaşıyorduk. Yok, bu kelimenin içinde biraz ruh ve imkân genişliği, birtakım hakları duymak, o içten sevinmeler, dışa karşı bir parçacık güven, etrafınızla müsavi şartlar içinde rahat bir karşılaşma filan varsa, o zaman iş çok değişir. Dikkat ediniz ki bir şeyler yapmaktan, insanlara faydalı olmaktan hiç bahsetmedim. Zaten Halit Ayarcı'yı tanıyana kadar bu cinsten bir zevkin farkında bile değildim.
Reklam
Manası çok derin ;)
“Devlet diye gerçek bir şey yok ki abi. En tepede kendini devlet sanarak kararlar alan, insanların yaşamasına ya da ölmesine karar veren çobanlar var.”
Eğer yaşamak kelimesinin mânası her şeyden mahrum olmak ve ıstırap çekmekse, her an küçülmek ve bunu nefsinde her lâhza duymaksa, bir türlü aşamayacağı bir çemberin içinde durmadan çırpınmaksa, şüphesiz ben de, benimkiler de en derin şekilde yaşıyorduk. Yok, bu kelimenin içinde biraz ruh ve imkân genişliği, birtakım hakları duymak, o içten sevinmeler, dışa karşı bir parçacık güven, etrafınızla müsavi şartlar içinde rahat bir karşılaşma filân varsa, o zaman iş çok değişir.
Müthiş... Ne güzel bir buluşma olur gerçekten..
"Ruhların ölümsüz oldukları doğru olmamış olsaydı, bilhassa iyi insanların ruhları ölümsüzlük ve şan şeref kazanmak için böyle büyük bir mücadele vermezdi. Ayrıca en bilge insanın huzur içinde, en budalanınsa huzursuzluk içinde ölmesinin bir manası yok mu? Bu size, daha derin ve daha geniş bir bakış açısına sahip olan bilge ruhun daha iyi bir yaşama doğru yola çıktığını, ama daha dar bir bakış açısına sahip olan öteki ruhun böyle bir şeyi fark edemediğini göstermiyor mu? Şahsen ben o çok sevip saydığım atalarınızı görecek olmanın heyecanı içindeyim. Üstelik sadece bizzat tanıdığım kimselerle de değil, tarihten işittiğim, okuduğum ve eserime konu ettiğim kimselerle de buluşmaya can atıyorum.."
. “Durma, devam et, pes etmek yok,” gibi saçmalıklar haykıran megafonlar vardı içimde. Fakat neden? Ne amaçla? Belli bir saatte kalkmak için çalarsaati kuruyordum, ama neden? Kalkmamın ne manası vardı? Elimde o küçük kürekle bir forsa gibi çabalıyordum ve ödülünü alacağıma dair hiç umudum yoktu. Durmadan kazsaydım o güne dek bir insanın kazdığı en derin çukuru kazabilirdim. Öte yandan, dünyanın öteki yüzüne ulaşmak istiyorsam küreği fırlatıp Çin uçağına binmek çok daha kolay olmaz mıydı? Fakat beden zihinden sonra gelir. Beden için çok kolay olan şey zihin için her zaman kolay değildir. Ve ikisinin zıt yönlere gitmeye başladığı an özellikle zor ve utanç vericidir. .
Sayfa 187Kitabı okudu
Reklam
“Felaket o kadar karanlık değildi. Meşale gibi, oyuncak gibi düşünülmeden başlanılan şeylerin çok derin bir manası doğuyordu.”
Eğer yaşamak kelimesinin mânası her şeyden mahrum olmak ve ıstırap çekmekse, her an küçülmek ve bunu nefsinde her lâhza duymaksa, bir türlü aşamayacağı bir çemberin içinde durmadan çırpınmaksa, süphesiz ben de, benimkiler de en derin şekilde yaşıyorduk. Yok, bu kelimenin içinde biraz ruh ve imkân genişliği, birtakım hakları duymak, o içten sevinmeler, dışa karşı bir parçacık güven, etrafınızla müsavi şartlar içinde rahat bir karşılaşma filân varsa, o zaman iş çok değişir.
Sayfa 12
gerçekten yaşamak; yalnızca bir seçim meselesiydi
Eğer yaşamak kelimesinin manası her şeyden mahrum olmak ve ıstırap çekmekse, her an küçülmek ve bunu nefsinde her lâhza duymaksa, bir türlü aşamayacağı bir çemberin içinde durmadan çırpınmaksa, şüphesiz ben de, benimkiler de en derin şekilde yaşıyorduk. Yok bu kelimenin içinde biraz ruh ve imkan genişliği, bir takım hakları duymak, o içten sevinmeler, dışa karşı bir parçacık güven, etrafınızla müsavi şartlar içinde rahat bir karşılama filan varsa o zaman iş çok değişir. Dikkat ediniz ki, bir şeyler yapmaktan, insanlara faydalı olmaktan hiç bahsetmedim.
Meşale gibi, oyuncak gibi düşünülmeden başlanılan şeylerin çok derin bir manası doğuyordu. İkisi karşı karşıya oturdukları zaman birbirlerine bakmadan görüyor, birbirlerini hissediyorlardı.
264 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.