"Bazen günler geçer, Ludmilla görünmezdi. O zaman büyük bir kızgınlık, gizliden gizliye kemirirdi Lekh in içini. Gözlerini kuşlara diker, saatler boyunca kendi kendine homurdanırdı. Uzun uzun ve günlerce düşündükten sonra en güzel kuşlardan birini seçerdi. Kuşu bileğine bağladıktan sonra, bir sürü garip şeyi birbirine karıştırıp kokulu bir
Öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı.
Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
Kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya.
Manzaraysa ayrılığa sıfır.
İşte her şey hazır.
Acılarımla iki lafın belini kırdık.
Yokluğunda bir kuş sütü eksik.
Yalnızlığım ve ben;
Seni çok bekledik !.
Cemal SÜREYA
Pusula her zaman gerçeğin peşinde.
Yeryüzünün neresinde olursa olsun, her zaman aynı yönü işaret ediyor. İstanbul’da, Karadeniz’de, Ege’de ve işte şimdi kıyılarında volta attığımız Kuzey Afrika’da da, pusulanın o küçük iğnesi hep o yönün peşinde. Ne kadar dönerse dönsün, ne kadar savrulursa savrulsun ibre yine dönüp dolaşıp aynı istikamete işaret
Monna Rosa
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı....
Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım...
Kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya...
Manzaraysa ayrılığa sıfır! İşte her şey hazır...
Acılarımla iki lafın belini kırdık...
Yokluğunda bir kuş sütü eksik...
Yalnızlığım ve ben;
seni çok bekledik!...''
CEMAL SÜREYA
-MONA ROSA-
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli
''Her yıl,bahar Ağrıdağının üstüne yürürken,dağın yamacındaki Küp gölünün kıyısına o yörenin tekmil çobanları gelirler,kepeneklerini gölün bakır rengi toprağının,kırmızı çakmak taşı kayalıklarının üstüne serip halka olup otururlar. Çobanların her yıl sayısı değişir. Tanyeri ışırken bellerindeki kavallarını çıkarıp Ağrıdağının öfkesini hep birden
***
Kuş sofanın kenarından
uçtu, bir haber uçtu ve gitti.
kuş küçücüktü,
kuş düşünmüyordu,
kuş gazete okumuyordu,
kuşun borcu yoktu,
kuş insanları tanımıyordu.
kuş havada,
tehlike ışıklarının üstünde,
bihaberliğin irtifasında uçuyordu
ve mavi anıları
çılgınca deniyordu
kuş ah, sadece bir kuştu...
***
Kuş sofanın kenarından
uçtu, bir haber uçtu ve gitti.
kuş küçücüktü,
kuş düşünmüyordu,
kuş gazete okumuyordu,
kuşun borcu yoktu,
kuş insanları tanımıyordu.
kuş havada,
tehlike ışıklarının üstünde,
bihaberliğin irtifasında uçuyordu
ve mavi anıları
çılgınca deniyordu
kuş ah, sadece bir kuştu...
Yeryüzü Ayetleri, Furuğ Ferruhzad
"Poirot içini çekti. "Zaman değişiyor. Gençliğimde delikanlılar kızlara felsefe kitapları verir ya da onlarla Maeterlinck'in Mavi Kuş adlı eserini tartışırlardı. Şimdi ise gençleri ancak kompleksler ve aşağılık duygusu bir araya getiriyor."
ŞAİRİN ÖLÜM DEDİĞİ
Toprak çağırıyor, ölüm soğuk!...
Kefen mavi kuş, üşümek kolonya so(ğ)(l)uklu mu?
Sersefil, sahipsizlik!...
Kör kurşun sevgi, sevgiyi kucaklamak,
Eskimiş kanepe gibi bedende uzanan sevgiyi...
Paslı bıçak izlerine benzer artık tenlerdeki ten izi...
Zihinlerdeki ideler zayi, kalplerdeki hisler cerrahi...
Bütün büyük