Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zaman,mekân yok oldu. Hicbir şey ve her şey olduk. Mânâda kaybolduk
672 syf.
3/10 puan verdi
Potansiyel harcanmış
Çok yüksek potansiyeli olup karakter ve hikaye akışı ile bir süre sonra yoran bir kitap. Her şeyden önce evren çok güzel ve kitapta ara ara gelen plot twistler başta güzeldi. Ama çoğu olay oturmadan ilerliyor. Çok epik olması gereken sahneler baya hava durumu gibi öğreniyor ya da başkalarına aktarılıyor. Ama en çok sonunu sevmedim. Artık yüzleşme kısmına gelinmiş, hani olaylar patlayacak diyoruz ancak (spoiler) evranin intikam planindayken bi anda Daren ve kocaman dalga muhabbeti oluyor. Sahne o kadar ustun koru betimlenmis ki ne o mekan ne olay kafamda canlandı. Sonra sonay ya şu olayı mi cozsek diye Evrani hatirlayor. Yani anlamadim zaten asıl olay o degil miydi ne nereye bağlanıyor belli değil. Ve son dakikaya kadar Nova sürekli mız mız, pick me, tripkâr... Ayzer gökyüzü varisi olucak mentaldeyken nova olmuş. Sonu da çok havada bitti ama ikinci kitaba heyecanım da yok.
Lordlar ve Varisler
Lordlar ve Varisler
Lordlar ve Varisler
Lordlar ve VarislerN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20217,3bin okunma
Reklam
Koca bir hiçim...
Yol, insanın araf duygusunu en çok hissettiği yer sanırım. Bir yerden bir yere giderken aslında hiçbir yerde olmamak halini yaşıyorum. İki mekan arasındaki hiçlik.
Zira dünya durulacak mekan,insan sığınacak liman değildir.
Freud 'libido' terimiyle, insan doğasında asli ve indirgenemez bir dengesizliğe işaret eder. Bir ihtiyacın her doyumu, hedefine ilerlerken verili istemin nesnesinden ve amacından sapan, böylece görünüşte işlevsiz bir sapmayı/sapağı oluşturan ek doyumun olanağını beraberinde getirir. Bu sapak ya da onun açtığı mekan, sadece listelenmiş 'cinsel bozuklukların/ sapmaların' alanını değil, aynı zamanda insanın en üstün başarısı olan kültürle ilgili olan zemini ve enerji kaynağını da kurar. Kültürün üretici kaynağı, hiçbir doğrudan amaca hizmet etmeyen ve hiçbir doğrudan ihtiyacı karşılamayan ek doyumlara bağlı olma anlamında cinseldir. Bu Freudcu kavramsallaştırmaların arkasından gelen insan doğasının imgesi, yarık (ve çatışmalı) bir doğadır ki 'cinsel' bu yarığa gönderme yapar. Eğer Freud belli bir 'enerji alanına gönderme yapmak için libido terimini kullanıyorsa bu, yaşamlarımızdaki genel enerji düzeyini anlatmak için değil, fazla enerjiden söz etmek içindir. Bu terim, (Jung'un önerdiği gibi) enerjinin bütününe işaret etmez, çünkü tam da bu bütünü 'bütün olmayan yapan şeydir.
Sayfa 591 - Cinsellik ve Ontoloji, Alenka ZupančičKitabı okuyor
Peki bu dünyada sizin yeriniz neresi?
İnsanın hayatı boyunca kendisine soracağı en anlamlı sorulardan biridir: Bu dünyaya hangi boşluğu doldurmaya geldim? İnsan, ömrü boyunca yerini arar ama bulmak kolay değildir. Kimi on sekizinde bulur kimi yetmişinde kimiyse bulamadan göçer bu dünyadan. Benim yerim neresi? Buna bir cevap bulduğumuzda hayat daha katlanılabilir olur. Bu yüzden Montaigne, "Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder." demiş. Kierkegaard da aynı arayışta olacak ki "Tanrı benimle ne kastetmiş olabilir?" diye sormuş. Yerden kasıt sadece sığınacak bir mekan değildir, bazen bir insan bazen bir düşüncedir.
Reklam
Yaşamak saçma ve anlamsız değildir, çünkü yaşamanın her adımı, her milimetresi ahirette karşılığı olan ve hayranlık verici zaman/mekan harikasıdır. Bu harika'nın farkına varmak için daha zengin, daha otoriter, daha kas gücü yerinde olmak gerekmez. Diri olmak yeter yaşamak dediğimiz muammadan heyecan verici bir tad almak için.
Her insanının bir hikayesi vardır; acısıyla, tatlısıyla bazen o hikaye acıysa ikayesini içine atar ve birikir, birikir ve içinde zehir olur. O hikayeyi bazen kendisiyle baş başa kalarak atlatır ya da birisiyle dertleşmek ister. Bu sebepten insanları gözlemlemeyi çok seviyorum. Çünkü; her insanın yüzünde farklı bir hikaye vardır onu görürsün bazen bunu bir deniz kenarına oturup gelenleri geçenleri izlerken bazen de oturduğun bir mekan da görürsün. Bugün de kendimle baş başa kaldım. Hem kendi hikayemi deniz ile paylaştım. Hem de çevrem de gözlemlediğim insanların hikayelerine baktım. Kimisi o acılarını koşarak kimisi oturup bir yerlere bakarak kimisi de gökyüzüne bakarak paylaşıyor. Ben de kendi hikayemi içimdeki zehirli deniz ile paylaştım. O kadar acı vermiş ki göz yaşlarım daha da fazla kıyıya vurdu.
Her insanının bir hikayesi vardır; acısıyla, tatlısıyla bazen o hikaye acıysa ikayesini içine atar ve birikir, birikir ve içinde zehir olur. O hikayeyi bazen kendisiyle baş başa kalarak atlatır ya da birisiyle dertleşmek ister. Bu sebepten insanları gözlemlemeyi çok seviyorum. Çünkü; her insanın yüzünde farklı bir hikaye vardır onu görürsün bazen bunu bir deniz kenarına oturup gelenleri geçenleri izlerken bazen de oturduğun bir mekan da görürsün. Bugün de kendimle baş başa kaldım. Hem kendi hikayemi deniz ile paylaştım. Hem de çevrem de gözlemlediğim insanların hikayelerine baktım. Kimisi o acılarını koşarak kimisi oturup bir yerlere bakarak kimisi de gökyüzüne bakarak paylaşıyor. Ben de kendi hikayemi içimdeki zehirli deniz ile paylaştım. O kadar acı vermiş ki göz yaşlarım daha da fazla kıyıya vurdu.
Enformasyon toplumunun özünü enformasyonun bizatihi kendisi oluşturduğu için önüne herhangi bir engelin çıkmaması, zaman ve mekan sorunlarının aşılması zorunlurluk arz etmektedir. Bell'e göre enformasyon toplumunda, enformasyonun işlenmesi ile iletilmesi arasındaki mesafe her geçen gün daralmaktadır. İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, zamanın ve mekanın sınırlı bir unsur olmaktan çıkmasına imkan sağlamaktadır (Beli, 1980, s. 513). Bunun en iyi örneklerinden birini fiziki nesnenin tüketimi ile enformasyonun tüketim süreci arasındaki belirli farklılıklar oluşturmaktadır. Maddi bir ürünü tüketmek için o ürünün üretilmesi, taşınması ve son olarak tüketiciye ulaştırılması gerekirken, enformasyonun tüketiminde, üretim ve tüketim arasındaki zamansal fark neredeyse sıfırlanmakta ve enformasyon kullanıcıya doğrudan sunulmaktadır.
Sayfa 257 - Eyüp AlKitabı okudu
Reklam
Kültürlerin eşyanın doğasına ilişkin belirli bir mekan ve zamanda geliştirdikleri bir davranış ve bilgi tarzı işe yararlılığını kaybettiğinde değiştirilmezse yeni durum o kültürü yok eder. Çözüm, sürekli/sabit ile değişeni görmekten, özellikle eşyanın doğasına uygun davranma ve bilme yeteneğini her zaman canlı tutmaktan geçer. Aksi halde sistem körlüğü hayatı kötürümleştir.
Bize mekân buldum arkadaşlar buyurun gelin 😬😁🤭🫖🫖🫖🫖🫖😎
263 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Ayın Kızı Şebnem”in çıplak fotoğrafını gören ve kitapta, bu fotoğraf ile hem yolları kesişen üç yabancının hikâyelerini hem de Şebnem’le akraba olan ikilinin anlattıkları (müthiş tesadüf) romanın görünmez baş kişisi Şebnem’i bize çiziyor, nasıl biriyle karşılaşacağınızı merak edeceksiniz, bir hikaye siz daha tanışmadan yazacaksınız, şöyle oldu
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,4bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.