Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zaman,mekân yok oldu. Hicbir şey ve her şey olduk. Mânâda kaybolduk
Koca bir hiçim...
Yol, insanın araf duygusunu en çok hissettiği yer sanırım. Bir yerden bir yere giderken aslında hiçbir yerde olmamak halini yaşıyorum. İki mekan arasındaki hiçlik.
Reklam
Freud 'libido' terimiyle, insan doğasında asli ve indirgenemez bir dengesizliğe işaret eder. Bir ihtiyacın her doyumu, hedefine ilerlerken verili istemin nesnesinden ve amacından sapan, böylece görünüşte işlevsiz bir sapmayı/sapağı oluşturan ek doyumun olanağını beraberinde getirir. Bu sapak ya da onun açtığı mekan, sadece listelenmiş 'cinsel bozuklukların/ sapmaların' alanını değil, aynı zamanda insanın en üstün başarısı olan kültürle ilgili olan zemini ve enerji kaynağını da kurar. Kültürün üretici kaynağı, hiçbir doğrudan amaca hizmet etmeyen ve hiçbir doğrudan ihtiyacı karşılamayan ek doyumlara bağlı olma anlamında cinseldir. Bu Freudcu kavramsallaştırmaların arkasından gelen insan doğasının imgesi, yarık (ve çatışmalı) bir doğadır ki 'cinsel' bu yarığa gönderme yapar. Eğer Freud belli bir 'enerji alanına gönderme yapmak için libido terimini kullanıyorsa bu, yaşamlarımızdaki genel enerji düzeyini anlatmak için değil, fazla enerjiden söz etmek içindir. Bu terim, (Jung'un önerdiği gibi) enerjinin bütününe işaret etmez, çünkü tam da bu bütünü 'bütün olmayan yapan şeydir.
Sayfa 591 - Cinsellik ve Ontoloji, Alenka ZupančičKitabı okuyor
Yaşamak saçma ve anlamsız değildir, çünkü yaşamanın her adımı, her milimetresi ahirette karşılığı olan ve hayranlık verici zaman/mekan harikasıdır. Bu harika'nın farkına varmak için daha zengin, daha otoriter, daha kas gücü yerinde olmak gerekmez. Diri olmak yeter yaşamak dediğimiz muammadan heyecan verici bir tad almak için.
Enformasyon toplumunun özünü enformasyonun bizatihi kendisi oluşturduğu için önüne herhangi bir engelin çıkmaması, zaman ve mekan sorunlarının aşılması zorunlurluk arz etmektedir. Bell'e göre enformasyon toplumunda, enformasyonun işlenmesi ile iletilmesi arasındaki mesafe her geçen gün daralmaktadır. İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, zamanın ve mekanın sınırlı bir unsur olmaktan çıkmasına imkan sağlamaktadır (Beli, 1980, s. 513). Bunun en iyi örneklerinden birini fiziki nesnenin tüketimi ile enformasyonun tüketim süreci arasındaki belirli farklılıklar oluşturmaktadır. Maddi bir ürünü tüketmek için o ürünün üretilmesi, taşınması ve son olarak tüketiciye ulaştırılması gerekirken, enformasyonun tüketiminde, üretim ve tüketim arasındaki zamansal fark neredeyse sıfırlanmakta ve enformasyon kullanıcıya doğrudan sunulmaktadır.
Sayfa 257 - Eyüp AlKitabı okudu
Kültürlerin eşyanın doğasına ilişkin belirli bir mekan ve zamanda geliştirdikleri bir davranış ve bilgi tarzı işe yararlılığını kaybettiğinde değiştirilmezse yeni durum o kültürü yok eder. Çözüm, sürekli/sabit ile değişeni görmekten, özellikle eşyanın doğasına uygun davranma ve bilme yeteneğini her zaman canlı tutmaktan geçer. Aksi halde sistem körlüğü hayatı kötürümleştir.
Reklam
Zaman, mekan ve olaylar değişse de insan duyguları kolay kolay değişmez. İnsanların hayatlarında yaşadıkları tecrübeler genelde aynıdır.
Sayfa 63 - Abdülmecid Söğütlü
İstanbul'da düşünmek için zaman mı verirler, aman mı verirler, mekân mı verirler? Postaneler var, pastaneler, çayhaneler, meyhaneler var, tımarhaneler var. Daha hangilerini saysam; kesimhaneden gözetimhalneye kadar nice hane var da düşüncehane yok. İnsanoğlu nerede düşünecek bilmem ki? Kimi oturarak, kimi ayakta, kimi yatakta derken, cam kırıkları gibi etrafa saçılıyor düşünceler.
… sona erecek, diye düşündü. Bir gün. Mekan kavramı. Yönetilenler ve yönetenler değil, yalnızca insanlar olacak.
"Bir anda geçmişe dalabilen, zaman ve mekân sınırlarını aşabilen düşüncenin hızı yanında, ışık hızı hiç kalır."
Reklam
Bir Japon efsanesine göre; bütün insanlar birbirine kırmızı iple bağlıdır. Bu ip; kaderimiz de karşılaşacağımız kişilerle bağlar bizi. Zaman, mekân ne olursa olsun enin de sonunda bu kişilerle karşılaşırız. Belli mi olur belki kırmızı ip, karşılaştırır bizleri… Göz göze geliriz, biz bizi anlarız! Anlar, konuşur, düşünce denizin de yüzmeyi öğreniriz birlikte. Birdenbire, 1‘den 1’lik oluruz!
"Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır."
Dergâh Yayınları
Kağnılar kırılgan bir ahenkle duruyor. Zaman düzensiz, mekân karışık. Budala diller sözdizimini bölmedeler. Akılsızlık cazip geliyor akla ve akıl ifşa ediliyor akılsızlık diye. Ama ya ihanet. Okuduklarım karmakarışık aklımda. Tasım ustalığımın hükmü yok. Tek hakikat: İnanmak istediğimize inanırız. Öyleyse irade önce gelir, gerisi sadece maskedir. Ya halkın iradesi? Tek tek bireylerin iradesinin toplamı değildir. Körlüğünden güç alan kozmik bir maddedir. Faydası yok bunu söylemenin. Filozoflar yan bakar, emniyettedirler zira, zarafetle, hitabetle ve tasım sağlamlığıyla gizledikleri için aç iradeyi, muzafferdirler.
Sayfa 108 - K.550 - 4.Finale(Allegro assai)Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.