Herkes ektiğini biçmesin, bende husumet güdmüyorum zaten.
Onlara karşı kinim bile yok artık. Tümü benim suçum . Ben izin verdim. İzin vermeseydim, bir adım bile yakalaşamazdılar. Tuttum, olanak sağladım, merdiven koydum, nasıl çıkacağınızı öğrettim ve tepeme çıkardım onları , benim ihmalkarlığım. Ruhmu, duygularım ile bedenime koyup kilitledim, bundan gayrı anahtar olmayı beceren girecek.
A. Karaçay
Batıl inanç, mantıksal bir temele dayanmayan inanç ve davranışlar olarak tanımlanır. Yani bilimsel bir anlamı olmayan davranışlarda bulunmak, sözler söylemek, veya inançlara inanmaktır, batıl inanç. Merdiven gördüğünüzde altından geçmiyorsanız, bir şeylere nazar değmesin diye tahtaya vuruyorsanız, yıldız kayarken dilek tutmayı ihmal etmiyorsanız
Minik ellerini öpüp kokladı okulun kapısında, telaşlı çocukların sırt çantalarından sırtına yediği darbeyi hissetmedi bile. “Allah zihin açıklığı versin,” dedi gülerek. Sel gibi akan çocuk kalabalığına karışmadan evladı. Şimdi avucunun içindeki minik eli biraz daha sıktı. “Hadi koştur Erhan'ım koştur, geç kaldık...” Beş yaşındaki Erhan'la
-yumma güneşe gözlerini, acıları gizler karanlık
bir merdiven daya gökyüzüne, gökkuşağı topla yıldız topla
saçlarını tara pırıl pırıl güneşin, sitem etme düşlerine yağan kara
damla damla erir elbet bir gün-
Edebiyat olmasaydı ne olurdu? Hiç düşündünüz mü? Şiirin, romanın, öykünün, tiyatronun, mektubun, makalenin olmadığı bir dünya hayal edin.
İngiliz romancı ve felsefeci
Lars Iyer "Edebiyat olmadığında Trajedi'yi de Devrim'i de kaybederiz." diyor. Bu düşünceye katılmadan edemiyorum. Girişte sorduğum soruya benim cevabım ise şöyle olurdu: