Benim derdim, benim tasam.
Benim kalbime sığdıramadığım...
İnce ince biriktin de içimde,
Usul usul sızdın ya yüreğime
Dilim lâl, gözlerim âmâ...
Benim sustuğum, susmak zorunda olduğum.
Seyre daldığım, boğulduğum.
Kıyıdan uzaklaştıkça anlarsın dünya kaç bucak.
Yetmez kulaç, yetmez aldığın hava...
Yuvarlak değildir dünya.
Olsaydı eğer gittikçe
Bu heybet bu yükseklik... Yoktur dimi derdin tasan ?
Yerde olandan gökte bitenden bihabersindir sen.
Gözlerini hep manzaraya açarsın, ne üşürsün ne yanarsın.
Bilmezsin yaş nedir, yaşlanmak nedir ? Yağmura aldırmaz, çamura bulanmazsın.
Ne kayar ayağın ne de eğilir başın.
Bilmezsin utanç nedir, utanmak nedir ?
O zaman neden bu kat kat kabuk ? Neden bu kuru gölge ?
Bilirim sen her gece ağlarsın.
Ağ tutar, karalar bağlarsın.
Gamsız durur içten içe çağlarsın.
Dışarıdan dimdiksin de içindeki kurdu saklarsın.
Bu heybet bu yükseklik...
Alışıp yaşarsın. ✍