Bir kitap düşünün...
Henüz okumadığınız,
Kapağını dahi açmadığınız bir kitap...
Ne kadar yabancı geldi değil mi?
Şimdi bu kitabı okumadığınızı düşünün.
Belki de gerçekten okumadınız.
Kapağını dahi açmadınız.
Yıllar boyunca övünüp durduk insanın "düşünen" bir varlık olmasıyla. Öleceğini bilen, irade sahibi, özgür, kendini konuşarak ifade edebilen bir varlık. Tarif edilemeyecek ayrıcalıklar değil mi?
Kimi ayrıcalıklar aynı zamanda tarif edilemeyen acıları da getirir beraberinde.
Sevdiğiniz birini düşünün meselâ, hasta yatağında, belki ona
Öncelikle bu senede beni yalnız bırakmayan, destekleyen ve istişare ettiğim https://1000kitap.com/Soullesss' Can'a https://1000kitap.com/cozemedimgitti Kardeşim e
Güzel kıraatli imamların ardında kılınan cuma namazlarında kalbe düşen nedamet cemresini tanıyanlar vardı orada. Bir de ahşap camilerde kılınan yatsı namazına müteakip okunan Amenerrasulü inşirahını yüreğe neşredenler. Sabah ezanları bana hep ölümü hatırlatır mesela. Nedamet, inşirah ve ölüm. Mütmain bir ölüm. Bir Cuma vakti kopacak kıyamet. Ruhun
“Marifet nedir bilir misin? Taşlara bakan
gözlerin çiçekleri görmesidir” (Mevlâna).
Günlük yaşamımızda çoğu zaman “taş” işte deyip geçeriz. Üzerinde derinlemesine düşünmediğimiz sürece çok da işe yaramayan, dikkati çekmeyen, olumsuzluklarla anılan bir madde gibi gelir bize. Ama şöyle bir geriye yaslanıp kendi kendimize “Taş sadece bir taş