Geçer!
Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer,
Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın
Âşıkam meftûn-ı cânân olmayan bilmez beni
Hançer-i ʿaşk ile kurbân olmayan bilmez beni
Anlamaz ahvâlimi her sûfi-meşreb müddeî
Bâde-nûş-i bezm-i ʿirfân olmayan bilmez beni
Arturup sevdâ ser-i pür-şû'ra her dem zülf-i yâr
İtdiren hep ʿaşk-ı dil-berdir bana terk-i diyâr
Ehl-i derdem sırrımı nâ-dâna itmem âşikâr
Hikmet-i ʿaşk içre Lokmân olmayan bilmez beni
Mâʾilem bir şûha cevr eyler ben itdikce niyâz
Rahm idüp bir dem dil-i bimâra olmaz çare-sâz
Öyle zâr itmiş beni ol Yûsuf-ı iklm-i nâz
Hicr ile Yaʿkûb-ı Kenʿân olmayan bilmez beni
Sâk-i ʿirfân elinden nûş idüp peymâneyi
Târ-ı zülf-i yâre bend itdim dil-i divâneyi
Hep halâyıkdan geçüp itdim vatan mey-hâneyi
Fakr iklminde sultân olmayan bilmez beni
Halk-ı ʿâlem şekker-i la'l-i lebinden kâm-yâb
Kalmışam bî-behre ben ancaḳ esr-i tef ü tâb
Mürg-i cânım Hâmi-âsâ oldı firkatle kebâb
Hasret ü sûz ile biryan olmayan bilmez beni
Hâmî-i Maraşî
Men lebûn müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hôş görür hûşyâre su
(Ben sevgilimin dudağına susamışam, sorular ise kevser isterler. Tıpkı sarhoşa içki içmek, ayık olana da su içmek hoş geleceği gibi.)
Söyle, bu gece bezmimize mum da gerekmez
Bu meclisimiz dost yüzü nuruyla tamamdır.
Mey bizde helaldir ama ey servi gülendam,
Sen yoksan eğer dem de bize mey de haramdır.
Bir gün olur perdeyi yâr kaldırır
Seyr-i cemâl ile seni güldürür
Bir gün olur nazlı nezâket yapar
Bir gün olur câmını mey doldurur
Bir gün olur kahr u sitem cevr eder
Bir gün olur yâr hareme aldırır
Acep hûn-ı dil-i mecrûhumu sen mey mi zannettin?
Sadâ-yı makberi bir na’ra-i heyhey mi zannettin?
Veyahut kendini âlemde sen, bir şey mi zannettin?
Bugün ben yazdım, elbette yazar ahfâd nâkâfi.
*Sen benim yaralı kalbimdeki kanımı şarap mı zannettin
Mezardan yükselen inlemeyi sarhoş narası mı zannettin
Ya da sen kendini dünyada bir şey mi sandın?
Bugün ben yaz-dım benden sonrakiler de nâ-kâfi yazmaya devam eder.
Öyle sermestem ki idrâk etmezsem
dünyâ nedir
Ben kimim, sâki olan kimdir, mey ü sahbâ nedir
Fuzûlî
Aşk ile öyle sarhoş olmuşum ki artık bilmiyorum dünya nedir ? Ve bilmiyorum, ben kimim; bana bu içkiyi sunan da kim; içki ve kadeh nedir?!..
Buhara yok!.. Ta˛kent yok!.. Kırım yok!.. Kazan yok!..
Yerlerinde souk yeller esiyor!..
Kızıl kafir, ne bulursa kesiyor!..
Sadece yok olan bunlar mı? Dalgalı Viyana sularına
varan kahraman ecdat! Hani? Nerede? Malazgirt. Nibolu,
Kosova, Çaldıran. Mohaç!.. Hey gidi ˛anlı, kanlı mey-
danlar!..
Türk tarihi ba˛tan ba˛a bir meydanlar tarihidir. Türk tari-
hini meydanda yazan, talihini meydanda deneyen insandır!
Hani o meydanlar?
Hani o insanlar?
Ncrdc o kahramanlar ?
Kırdığın kadehte kalan ömrümden,
Ağlarsın içtiğin yılları bilsen.
Hicrinle sararıp solan ömrümden,
Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen.
Sefiller gücünü bende sınadı,
Kimi kaçık dedi, kimi bunadı;
Berdûş eleştirdi, sarhoş kınadı,
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen.
Ar ettim sakladım uğraşlarımı,
Haberdâr etmedim sırdaşlarımı.
Gizlemek isterken gözyaşlarımı,
Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen.
Felsefe böyledir dîvânelerde,
Teselli aranır bahanelerde,
Bir kadeh mey için meyhânelerde,
Ağlarsın döktüğüm dilleri bilsen.
Ateşe su dedim göz göre göre,
Aklım zavallıydı duyguma göre,
Bahtına şükretti Mecnûn bin kere,
Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen.