Hiç düşündünüz mü? 500 yıl sonra nasıl bir dünya olacak, insanlar nasıl bi düzenle yönetilecek ve yaşayacak? Bildiğimiz dünya düzeni birşekilde yıkılır ve yeni bir dünya düzeni kurulur. Bu yeni dünya örneklemelerine distopya diyoruz. Bu kitap da efsane ve kült bir distopya.
Kimi kitap ansiklopedik bilgi içerirken kimisi şiirsel metinler
Arkadaşlar Filistin için Fetih Suresi okuyalım.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
İnna fetahna leke fetham mübına
Li yağfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı'metehu aleyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma
Ve yensurakellahü nasran azıza
Hüvellezı enzeles sekınete fı kulubil mü'minıne li yezdadu imanem mea ımanihim ve lillahi
Küstürdük...
Geceleri insafsızca çürüten, kederi kavruk sancıların rutubetinde,yarınlarına yaslanmış güzel günleri küstürdük..!
Nedâmet akışıyla kaybolan silik bekleyişlerde; elest dem'ine hissedar içilmemiş Çay'ları küstürdük...
Derdi ön'sözünden okuyup,arsızca büyütülmüş hüznün önceki sayfalarında, ardını okumadığımız çilenin dermanını küstürdük...
Cimriliğe soyunmuş kalplerin,gitmeye kurgulanmış sevmelerin, bilinmezliklerin ölüsüyle Aşk'ı küstürdük...
Son kez görebilmenin tutkusuyla, inanıl(ma)mış sözlerin esaretinde; ömre düşen son ayrılığı küstürdük...
İncinen ve kanayan bir gönlün tebessümüne mühürlü, acılı ama feryatsız çığlıklarında; yarım kalmış kelimeleri küstürdük...
"Seni sensiz sevmek de güzel" romanıyla mey sunduk badesiz kadehlerde, bir an evvel susar gibi eğreti dillerde sessizliği küstürdük...
Kalabalık sevişmelerin döşeğinde tutuksuz nefeslerle üşürken tenler; ihanetlerin gölgesinde korla yanan yalnızlığı küstürdük...
Ve yaşamak denilen dünya hengâmesinde, kendine ırak ruhların geç kalmışlığıyla; tam vaktinde gelen sonbaharla, ölümü toprağına küstürdük...
Hasılı;
Küstük, Küstürüldük, ama en çok İnsanı insana küstürdük.
Ves-Selâm.....
// Yusef Masadow //
GEÇER
Istırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyleyemez hande-i hürrem de geçer,
Devr-i şâdi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer,
Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlayan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın
Mehmed Uzun
Bir kurdî
Biaxivin,binivîsin,bixwînin,bifikirin
Zimanê me hebûna meyê, Zimânê me rûmeta meyê...
#RojaZimaneZikmaki
#21'ÊSibatêRojaZimanêDayikê
✌️🏵️
“rüzgarın bağrında ömrüm tükendi
yıktı gönlümdeki "ben" denen bendi
ya ben oydum ya Rab, ya da o bendi “
bir fısıltı gibi gerçek şiir.. şiirde kafiye, redif, ölçü vs kısacası -biçim şiire giydirilmiş bir deli gömleğidir- modern edebiyat mantalitesini sarsabilecek yetkinlikte gibi gerçek şiir. belki çok uzaklardan -dağlardan- henüz
Ahzen-el Kasas (أحزن القصص)
-En Hazin Kıssa -
Bir başka Yusuf hikayesi bu
Düştüğümüz kuyuya taht kurduk
Züleyha, gömleğimin yamalı yıllarında gördüğüm düştü
Bıçak gibi keskin bakışlar önünde iffete bürünmüştü
Bir başka Yusuf hikayesiydi bu, sanki tersine dönmüştü
Kara-kuru bir sûret gözüme Züleyha görünmüştü
Günaha çağıran şehvet
Gel ey saki! Doldur kadehe şarabı.
Ruhun mahsulünden çıkarılmış ve gönüllerin sırrından damıtılmış gül renkli şaraptan doldur. Suslenilmis inci kadehlerden, kadeh üstüne kadeh içilir. Gafil kalbimi inletecek ve şaşkın aklımı sarhoş edecek coşturucu bir mey içir...
Kırdığın kadehte kalan ömrümden,
Ağlarsın içtiğin yılları bilsen.
Hicrinle sararıp solan ömrümden,
Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen.
Sefiller gücünü bende sınadı,
Kimi kaçık dedi, kimi bunadı;
Berdûş eleştirdi, sarhoş kınadı,
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen.
Ar ettim sakladım uğraşlarımı,
Haberdâr etmedim sırdaşlarımı.
Gizlemek isterken gözyaşlarımı,
Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen.
Felsefe böyledir dîvânelerde,
Teselli aranır bahanelerde,
Bir kadeh mey için meyhânelerde,
Ağlarsın döktüğüm dilleri bilsen.
Ateşe su dedim göz göre göre,
Aklım zavallıydı duyguma göre,
Bahtına şükretti Mecnûn bin kere,
Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen.