Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KENDI BALIĞIMIZI BITIRDIK, NORVEÇ’TEN ALIYORUZ”
Prof. Dr. Bayram Öztürk İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Tokyo Üniversitesi Deniz Bilimleri misafir öğretim üyesi “Türkiye’de yapılması gereken ilk iş, denizlerde koruma alanları oluşturmak. Bizim şu anda tuttuğumuz balık, gelecek nesillerin balığı. 10 santim bile olmayan mezgit, küçücük izmarit, küçücük barbun, tekir, yavru halde avlanıyor. Aşırı avlanılıyor. İki haftada balık bitiyor, sonra “balık kalmadı” deniliyor. Türkiye’nin bu döngüden kurtulması gerek. Bunun için de ulusal bir plan olmalı. Ne kadar tekne gerekli, ne kadar su ürünleri fakültesi olmalı, bunların hep hesaplanması lazım. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı bunu yapardı. Şimdi o yok. Et ve Balık Kurumu fiyatı belirlerdi. Şu anda bunu kabzımallar belirliyor. Buna da serbest piyasa deniliyor. İş, vahşi kapitalizme kaldı.
"Spor" olsun diyeymiş..
"Spor" olsun diye balık öldüren Amerikalılar da (yıllık 245 milyon ölüme yol açanlar) yine "insani" öldürme yöntemlerini savunuyorlar. Aşağıdaki yöntemler, bunlardan bazıları. Cop, balığı öldürmek için kullanılan küçük bir sopadır. Bunu satın alabileceğiniz gibi, bir parça boruyla evde de yapabilirsiniz. Balığın gözlerinin arkasına vurulan hızlı ve sert bir darbeyle ani ölümü sağlanır. Bu yöntemden iyi sonuç alabilmek, biraz el alışkanlığı gerektirir. Darbe fazla yumuşak olursa, balık yalnızca bayılır ve sonradan tekrar kendine gelebilir; mutfakta aniden canlanan balıklarla ilgili hikayeleri çokça duyarız. Emin olamadığınız durumda, iki defa vurun. Bu yöntem, gereğince uygulandığında insanidir ve oltayla avlanan balıkçıların kullandıkları en yaygın tekniklerden biridir. Başın Sert Bir Yere Vurulması Balık baş aşağı tutulur ve başı bir kayaya, teknenin zeminine, bir alet kutusuna vs. vurulur. Mezgit, uskumru gibi küçük balıklarda etkili olan bu yöntem, büyük türler için uygun değildir..... Balıkları bir yaşamın öznesi olarak görmemiz için öyle inandırıcı gerekçeler var ki, ahlaken ihtiyatlı davranıp yanılmak pahasına, aksi kanıtlanmadıkça onların öyle olduklarını kabullenmeyi tercih ederim. Balıkların hakları varmış gibi düşünmemiz ve davranmamız gerektiğini savunmamın nedeni bu. Balık yiyip kendini vejetaryen addedenler yakında tarihe karışacak. Ya da en azından ben öyle olmasını umuyorum.
Sayfa 151 - İletişim Yayınları
Reklam
hah ha
“İstersen daha fazla bilgi verebilirim,” dedi Grifon. “Ona neden mezgit dendiğini biliyor musun?” “Hiç düşünmedim doğrusu,” dedi Alice. “Neden?” “Bak anlatayım sana. Önceleri adı bezgitmiş. İşsiz güçsüz bezgin bezgin dolaşır dururmuş dünya sularında, sonunda bundan bıkmış, gitmiş yerleşmiş Avrupa sularına. Başlamış ayakkabı işine. İşleri iyi gitmiş, çok da mesutmuş, adını da mestgit olarak değiştirmiş. Bu sonra zamanla mezgite dönüşmüş.”
"Kedinin insanları eve dönüşünü beklemesi canımı sıkıyordu -tıpkı köpek gibi; ille de sizinle aynı odada olmak, ilgi görmek istiyordu - tıpkı köpek gibi; yavrularken insanların onun başında beklemesi gerekiyordu. Yeme alışkanlıklarına gelince, savaşı daha ilk hafta kazandı. Bir kez bile az pişmiş dana ciğeri ve mezgit buğulamadan başka bir şey yemedi. Bu damak zevkini nereden edinmişti? Eski sahibine sordum, bilmiyorum dedi tabii. Önüne yemek artıkları ve konserve mama koydum, biz ciğer yiyinceye kadar oralı olmadı. İlle de ciğer istiyordu. Ciğeri de tereyağında pişmedikçe yemiyordu. Bir keresinde pes edinceye kadar onu aç bırakmaya karar verdim. 'Dünyanın başka bölgelerinde insanlar açlık çekerken bir kediyi böyle beslemek gülünç bir şey, vs, vs."
"Sen gideceğin yere 'tez git' diye pabuçlarını yapar 'mezgit'"
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Vahşi yatağın yanına oturdu. Linda'nın elini tutarak, "Linda," diye fısıldadı. Adını duyan Linda döndü. Boş bakan gözleri tanımanın sevinciyle parıldadı. John'ın elini sıktı,gülümsedi, dudakları kımıldadı; sonra birden kafası öne düştü. Uyuyordu. Oturup Linda'yı izlemeyekoyuldu -Linda'nın yorgun bedenind, Malpais'deki çocukluğu süresince üzerine titreyen o genç, parlak yüzü aradı ve buldu, (gözlerini kapayarak) annesinin sesini, hareketlerini, birlikte yaşadıklarıtüm olayları anımsadı. "Streptokok-Mikrop Cehenneme direk..." Ne kadar güzel şarkı söylerdi! Ya oçocuk tekerlemeleri, ne kadar sihirli ve tuhaf, ne kadar gizemliydiler! A, B, C, vitamin D: Mezgit suda, yağ ciğerde. Sözcükleri ve Linda'nın onları söyleyişini hatırlarken göz kapaklarının gerisinde sıcak gözyaşlarınınbiriktiğini hissetti. Bir de okuma dersleri vardı; Yumurcak tasta, kedi paspasta; ve Embriyo DeposuBeta Çalışanları için Başlangıç Talimatları. Linda'nın; ateşin başında ya da yazın küçük evin çatısında,Ayrıbölge'nin dışındaki Diğer Taraf ile ilgili anlattığı hikâyeleri dinleyerek geçirdiği uzun akşamlananımsadı; o harika Diğer Taraf, ki bir iyilik ve güzellik cenneti olarak anısı hep canlı ve bütünkalmış, hafızasından silinmemiş; bu gerçek Londra'nın, uygar erkek ve kadınların gerçekliği bucenneti kirletememişti.
Sayfa 202Kitabı okudu
Kusarabakmayın kardeşler der onlara,
Mevsimine göre levrek gelir, mezgit gelir, lambukalar güçlü bedenleriyle olta tutan elini sarsar,mercanlar. parıldar,balıkların kraliçesi brbunlar ıslak pullarında oynaşan pembelikleriyle balıkcıyı herseferinde hayrete düşürür."tabiat kanunu böyleyazılmış,sizi avlıyorum am sizde öteki balıkları avlıyorsunuz,dünyanın düzeni böyle"
B KAN GRUBU BESLENME LİSTESİ FAYDALI OLAN YİYECEKLER Et Ürünleri: Koyun, kuzu, keçi, hindi, tavşan ve yabani et, alabalık, sardalya, kırmızı levrek, mezgit, morina, havyar, beybalığı, taze yumurta, Süt Ürünleri: Yoğurt, doğal süt, doğal beyaz peynir, eski kaşar peynir, mozarella, koyun ve keçi sütü ve peyniri Yağlar: Zeytinyağı, içyağı/kuyruk
464 syf.
7/10 puan verdi
mezgit ve sosis
(Son satırlar spoiler sayılabilir. Son sayfadaki cümleler var!!!) İlk okuduğum kitabın güncesi olması bir talihsizlikti. Romanlarını yazma serüveninden öyle bahsetmiş ki hiçbir fikrim olmadığı için atlamak zorunda kaldığım yerler oldu. Daha kitabın çeyreğindeyken bile yer yer intihar düşüncelerine rastladım.. Dışarıdan bakan biri için sıkıcı gözüken hayatı varmış V. W.'ın. Bir de ona sorun tabi. İnsanlardan nefret ettiğini her fırsatta dile getiren bir yazar.. Mutlaka bir kitabını okumam gerektiğini düşünüyorum böylesine tanışmışken. Çok özverili ve disiplinli bir yazar olduğu barizken güncesinde, yer yer yorulduğunu, depresyonda olduğunu da belirttiği cümlelere rastlamak mümkün. Karamsar geçen bir günden hemen sonra pozitif olmaya kendini zorlayışı, günlüğünü moralsiz zamanlarında kullanmasının onu üzmesi.. Yaşama sevincine de rastlıyoruz. Aynı zamanda dışardan normal gözüken bir insanın aslında içinde bambaşka yaşadığını da öğreniyoruz bu kitapta. Son yazdığı satırlar garip bir tezat. İçe kapanmaya niyetim yok deyip yapmak istediği şeyleri sıraladıktan sonra basitçe yemek pişirmeliyim cümlesi ve tam bir ay sonra kendini sulara bırakması. O bir ayda çırpınıp durduğu düşünceler peşini bırakmamış olmalı. Mezgit ve sosis üzerinde egemenlik kurduğunu düşünmesi ve bunun son satırları olduğu gerçeği.
Bir Yazarın Günlüğü
Bir Yazarın GünlüğüVirginia Woolf · İş Bankası Kültür Yayınları · 2014490 okunma
Reklam
"seçim" gibi terimler teoride kulağa hoş gelebilir,hepimiz kendi kaderimizin efendisi gibi hissetmeyi severiz,ancak birkaç çeşit ana yemeğin çıktığı kantin kuyruğunda bulundunuz mu hiç? İnsanlar tereddüt eder,fikir değiştirir ve arkadaşlarından onay beklerler. Mezgit iyi mi? Çoban turtası nasıl? Gerçekten ne sevdiğimi bilmiyordum ve karar verene kadar patates kızartmalarım soğuyordu. Bazen en güzeli sadede gelmek ve şüpheye yer vermemektir
Sayfa 132
55 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.