“Uyuklamak parça parça ölmek, uyumaksa yekpare ölüm. Bu aralar hep uyukluyorum. Vücudumdan büyük parçalar kaybetmişim gibi hissediyorum kendimi. Gece olduğunda kayıp parçalarım karanlığa karışıyor.’’
Görüş sahası ne kadar dar olursa olsun, insan muhayyilesi geniştir. Değirmenoluk köyünden başka hiçbir yere çıkmamış bir insanın bile geniş bir hayal dünyası mevcuttur. Yıldızların ötelerine kadar uzanabilir. Hiçbir yer bulamazsa Kafdağının arkasına gider. O da olmazsa, düşlerinde yaşadığı yer başkalaşır. Cennetleşir. Şimdi, şu anda düşler veryansın ediyordur uykuların altında. Şu fıkara, şu kahırlı Değirmenoluk köyünde değişmiş dünyalar yaşanıyordur.
Mükemmeliyetçi insanlar da sürekli olarak haksızlığa uğramış gibi hissedebilirler. Onlar için her şeyin kusursuz ve eksiksiz ilerlemesi gerektiğinden en ufak bir aksaklık ya da yanlışlık karşısında öfke patlamaları yaşamaları kaçınılmazdır.
Eğer sürekli haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız içinizde bir yerde incinmekten çok korkan bir çocuk gizliyor olabilirsiniz. O çocuğu korumak adına geliştirdiğiniz o sert tutumlar sizi çok güçlü gibi gösterebilir. Ama bu koruma zırhının altında çaresizce bekleyen bir ‘ben’ vardır. Onu kendinizden bu şekilde gizleyemezsiniz.