Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kral Midas'ın tepetaklak olmuş haliyim ben Baktığım, dokunduğum her şey değersizleşiyor.
Günümüzün varoluş mücadelesinde kas değil, akıl kazanır. Ama gene de, bu ilişkilerin hepsi güç üzerine kuruludur. Yalnızca nitel anlamda bir değişim söz konusudur.
Reklam
Alkolle ilgisi olmasa da, böyle olduğunu düşündüğüm insanlar var.
Sonunda alkol onu tuhaf bir Kral Midas'a dönüştürmüş, o günden beri dokunduğu herşey pislik halini almıştı.
Sayfa 70 - Altın Kitaplar Yayınevi - 8. Baskı - Nisan 2020 - Çeviri: Gönül SuverenKitabı okudu
Doğa bir görev veriyordu insana. Bu görevi yerine getirmeyince ölüyordu insan. Yerine getirince de değişen bir şey olmu­yor, yine ölüyordu.
:D
Erkeğin uğursuz bir Midas dokunuşu vardır - neye dokunsa boka çevrilir.
Sevginin eli, Midas'ın elleri gibi dokunduğu her şeyi altına çeviriyor . Simitlerin susamlarını, balıkların pullarını, dolmakalemlerin uçlarını parlatan o el işte. O elle düğmeye dokunuyorsunuz, ışık yanıyor . O elle ve­da ediliyor hüzne. Bir kilimi üzerinde sevgiliniz gezinecekmiş, bir kaşkolu çocuğunuz boynuna dolayacakmış gibi dokur , bir binayı içinde anneniz oturacakmış gibi yaparsanız, ne o kilim eskir , ne o kaşkol solar , ne o bina yıkılır .
Sayfa 123 - 124 PDFKitabı okudu
Reklam
üzgünüm gülce'm...
Ben şimdi ona ne masal anlatsam ? “Kırmızı Şapkalı Kız”ları çoktan kurtlar yedi. “Küçük Berber” devlerin tuzağında... Pinokyo burunları, Midas kulakları yalana doydu. Erdem, pirinç dökerek geldiği yollarda kayboldu. “Cadı masalları” çağındayız, kötülerin şiirini söylüyor şarkılar... Pamuk Prenses’ler yok artık; 7 değil cüceler...
Hep vahşet vardı - kaba, hayvani bir vahşet.
Sayfa 62 - Dost KitabeviKitabı okudu
Bu kadar basitti işte. Er ya da geç herkes ölecekti.
Sayfa 50 - Dost KitabeviKitabı okudu
Doğa canlılara karşı şefkatli değildi. Birey denen o somut şey umurunda bile değildi. O, türle, ırkla ilgileniyordu.
Reklam
Günümüzün varoluş mücadelesinde kas değil, akıl kazanır. Ama gene de, bu ilişkilerin hepsi güç üzerine kuruludur.
Sayfa 81 - Dost KitabeviKitabı okudu
Kral Midas gibi, hırsla dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini isteyen birinin sonra dönüp "Benim neden bir çiçek bahçem yok?" diye sızlanmasının bir anlamı olabilir mi? Anlam ve değerden arındırılmış ve ölü maddeye indirgenmiş bir evren tasavvurunun bizi mahkûm ettiği var olma biçimi böyle bir şeydir.
Benim de Ege'de...
Ben şimdi ona ne masal anlatsam? Kırmızı şapkalı kızları çoktan kurtlar yedi. "Küçük Berber" devlerin tuzağında... Pinokyo burunları, Midas kulakları yalana doydu. Erdem, pirinç dökerek geldiği yollarda kayboldu. “Cadı masalları” çağındayız, kötülerin şiirini söylüyor şarkılar... Pamuk Prensesler yok artık; 7 değil, 77 cüceler... Ama ürküyorsam namerdim. Dahası var mı? Haftaya, bir oğlum olacak dostlar! Ege koyduk adını. Kalbim Ege'de kaldı...
Sevgili Dost, Sevginin eli, Midas'ın elleri gibi dokunduğu her şeyi altına çeviriyor. Simitlerin susamlarını, balıkların pullarını, dolmakalemlerin uçlarını parlatan o el işte. O elle düğmeye dokunuyorsunuz, ışık yanıyor. O elle ve­ da ediliyor hüzne. Bir kilimi üzerinde sevgiliniz gezinecekmiş, bir kaşkolu çocuğunuz boynuna dolayacakmış gibi dokur, bir binayı içinde anneniz oturacakmış gibi yaparsanız, ne o kilim eskir, ne o kaşkol solar, ne o bina yıkılır.
Sayfa 123 - Şule Yayınları Ağustos 2019Kitabı okudu
1.401 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.