"Ne düşünüyorsunuz?" diye sordu Şirin.
Nazımdan bir mısra diye yanıtladı Füreya, "Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü."
Denizin üzerindeki kızıl yansıma giderek griye dönüşüyordu.
15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar edebiyatımızda yer etmiş şairlere, yazarlara, komutanlara, hükümdarlara ait özdeyişler, mısra-ı bercesteler bu küçük kitapta toplanmış. İskender PALA'nın kalemine sağlık.
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe
Ahmet Haşim 1921'de bir şiirinde "Göllerde bu dem bir kamış olsam," dedi diye "Şiirde nasıl 'kamış' lafını kullanırsın be adam?" denerek arkasından edilmeyen laf, hakaret, eleştiri kalmamıştır. Yıllar sonra Orhan Veli şiiri öyle bir yere getirir ki bir şiirinin sonunu Ahmet Haşim'in bu dizesine gönderme yaparak "Bir de
Çay hem ümittir,
Hem hüzün,
Hem gurbettir,
Hem sıla…
Ressam için adı konulmamış bir renktir çay,
Şair için sessiz bir mısra…
“Sana, ‘karşılıklı içilmemiş çaylar’ armağan edebilirim .”
Vahap Osmanlı
Kurbanın olurum Leylim, kendini üzme, boşu boşuna haksız yere kendini üzme, kurtar kendini. Bak, yanında ben varım. Seninle olduktan sonra yapamayacağım ne vardır?Önce kendine inan, kendini sev, sonra bana bel ver, bana yaslan, bak yaşaman nasıl asli cevherini gösterecek. Üzme hiç kendini, ölürüm sonra. Ölmek, hiçbir şey değil. Sen böyle canlı, sıcak, dost, aziz ve en güzeli sevgiliyken ölmek, acı da olsa katlanılır. Ama senin bu bedbin halini görmek... İşte mesele burada. Artık tek mısra yazamam, bir satır uyku uyuyamam. Yerin dibine batsın hepsi. Ne bok yemeğe sana iki yıl önce rastlayamadım. Ben ki 29 yaşındayım. Ama binlerce yıldır seni arıyor, hasretini çekiyorum.
Ben hızımı asırlardan almışım,
Bende her mısra bir yanar dağ hatırlatır.
Ben ne halkın alınterinden on para çalmışım
ne bir şairin cebinden bir satır...
Öncelikle bu kitabın içeriğini belirlemek ve içerikteki argümanların toplanması oldukça zor bir iş. Büyük bir emek, hırslı çalışma ve iyi bir takım çalışmasının ürünü olmuş. İyiki oluşmuş bu kitap.
''Yoldan geçen yabancı, gülme gördüğün zaman
İçinde köpek yatan bu mezarı.
Efendim ağladı ardımdan, kendi eliyle gömdü beni,
Kendi eliyle yazdı taşıma bu satırları. '' bu mısra da beni baya etkiledi. Şiir seviyorsanız muhakak okumalısınız. Şahsen şiirden pek hoşlanmadığım için öyle aman aman bir etki yaratmadı bende. Ha unutmadan bu etkiyi yaratamamasında bilge karasu ve tunç tayancın bir etkisi yok. Bilge karasu burada sadece bir çevirmen =)
Şiir ÇevirileriBilge Karasu · Metis Yayıncılık · 2014312 okunma