''İyi ile kötü, zaman gibi,  düşünce dünyasının yaygın ya da temel öğeleri değildirler. Zihni hiyerarşinin en son, oldukça da uzmanlaşmış üyeleridirler.''
~ ❝ Mis­tisizm olmadan şiir de olmaz, .... Şiirsiz mistisizm boş inançtır, mistisizmsiz şiir ise nesir­dir. ❞ ~
Sayfa 137 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Allah, âlem ve insan felsefi düşüncenin üç esaslı konusunu meydana getirir. Bu üç temelden birinin ortadan kalkması bütün varlık münasebetlerini sarsabilir. Ne insan, ne Allah, ne âlem kendi başlarına ele alınamazlar. Onlardan her biri birbirine karşı mıknatıs vazifesini görürler. Bu temellerden herhangi birinin kalkması yüzünden felsefi görüş gerçekliğini ve mânâsını kaybeder. Düşünce tarihinde muhtelif istikametlere doğru düşüncenin inhirafları, bu üç ağırlık merkezinden herhangi birinin ötekileri eritmesi veya onlar içinde erimesinden ileri gelmiştir. Mistisizm insanı Allah’ta eritir ve âlemi inkâr eder. Panteizm insanı ve âlemi Allah’la birleştirir. Materyalizm Allah’ı inkâr eder ve insanı âlem içinde eritir veya âleme indirger. Bu perspektiflerden her biri Allah’ın aşkınlıktan ibaret olan asıl sıfatının inkârı ile başlarlar.
Sayfa 606 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kabala, Yahudilik içindeki mistik bir gelenektir. Mistisizm, Tanrı ile kişisel iletişimin ya da Tanrı'nın veya ilahi gücün tecrübe edilmesinin, rasyonel düşünce yerine sezgi ya da ani içsezi yoluyla mümkün olduğu inancını ifade eder.
Sayfa 41
Mistisizm
Meditasyon, içebakış ve dua tüm dinlerde olmakla beraber, mistisizm bir din değildir; çünkü onun hiyerarşisi, kuralları, düzenlemeleri ve kutsal metinleri yoktur. Mistisizmde ana karakter kendinizsinizdir. En yüksek duygularınızın içerisinde hem ibadet edilen, hem ibadet eden, hem ibadethane hem de cemaatsinizdir. Mistik yolculuk, gerçek doğası gereği, benliğe yapılan bir yolculuktur ve bu yolculuğa tamamen yalnız çıkılır.
Sayfa 11 - DharmaKitabı okudu
Her bir çakranın yönettiği psikolojik alanlar vardır. Birinci çakranın belirgin duygusu korku, ikincinin suçluluk duygusu, üçün cü çakranınki utanç, dördüncünün keder, beşincinin içe kapanma hissi, altıncının yanılma hissi ve yedincinin de aşırı bağlılıktır.
Sayfa 14
Reklam
Öklitçi olmayan bir geometri düşünebiliyoruz. Newton fiziğine gülüyoruz. Zaman ve mekân hakkındaki bilgilerimiz altüst olmuştur. Maddenin değişmez sandığımız vasıfları perişandır. Yarı­nın bugünkü bilgilerimize vuracağı darbelerden haberimiz yok.
Sayfa 131Kitabı okudu
Goethe "Napoli'yi görmeden ölmemelidir" diye boşuna dememiş. Bunu sadece bir güzellik hissinden dolayı söylemiyor. Güzelliğin ona hissettirebileceginden daha fazlasını hissetmiş. Napoli'yi görünce anlarsın. Orada hem görkemli saraylar, hem de o sarayların yanı başında fakirlik sefalet içinde mahalleler var. Oraları bugün de öyledir. Sarayları göreyim diye gezersin başına gelmeyen kalmayabilir. Bir yanda temizlik, güzel bahçeler; bir yanda cöplük, fakirlik... Bir tarafta müthiş bir güzellik, bir tarafta ölümü hatırlatacak bir mistisizm... Onun yanı başında edepsizlik ve hayat bağlantısı... Ucsuz bucaksiz, derin bir Akdeniz...
Sezai Karakoç'u dinleyelim: Necip Fazıl'da başlangıçta bir mistik eğilimin olduğu inkâr edilemez. Fakat bu mistisizm, pasif ve sadece eşyaya bakıştan doğan bir mistiklik değildir. Necip Fazıl, eşyanın ötesini de daha çok insan beninin alınyazısı bakımından düşünmekte ve mutlak hakikati bulma kaygısıyla eşyanın ve evrenin gizlilikler perdesini aralamaya çalışmaktadır.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.