Kitap modern çağda yaşayan Amerikalı bir çocuğun gördüğü rüyaları anlatması ve anlamlandırmaya çalışması ile başlıyor. Başta bunları kabus olarak düşünse de zamanla gerçekten o anda bulunmuş ve yaşamış gibi hissetmeye başlıyor. Rüyaları arasında bağ kurunca fark ediyor ki aslında gördüğü şeyler, çok eski zamanlarda yaşamış bir atamızın
Geleceğe dair kabus senaryosu ibaresini tam anlamıyla karşılayan, bireyselliğin neredeyse yok olduğu, insanların makineleştirildiği, duyguların yok edilmesi gerektiğine inanıldığı ve totaliter rejimin hakim olduğu bir dünya, modern dünyayı protesto eden muhteşem bir roman. Hâlâ okumadıysanız kesinlikle bir an önce okumanızı tavsiye ediyorum, sonra ertelediğiniz için pişman olmayın :)
1984George Orwell · Can Yayınları · 2023166,5bin okunma
Duvar bir distopya. Kuzeni ve kuzeninin kocasının davetiyle birkaç günlüğüne onların av köşküne kalmaya giden isimsiz kadın anlatıcının, ertesi sabah burada yalnız uyanması ve çevreyi gezerken arkasına geçemediği bir duvarı fark etmesiyle başlıyor. Duvarın ardında taşlaşmış canlıları gören anlatıcı, o tarafa geçemediğini ve kendisinin olduğu
“Bu, güzel bir konuşma. Ama kötülüğün sebebini bulmaya çalışarak tırnaklarını kemirmeleri, kahkahadan kırılmama yol açıyor kardeşlerim. İyiliğin sebebini aradıkları yok, öyleyse niye tersini merak ediyorlar ki? Madem kimileri iyi insan olmayı seçiyor, madem bundan haz alıyorlar, onlara hayatta karışmam, kimse de bana karışmasın. Ama bana karışıyorlardı. Üstelik kötülük bireye özgüdür, sizlere, bana ve tek tabancalığımıza özgüdür ve bizleri yaratan bizim Tanrı’dır, hem de gururla ve keyifle yaratmıştır. Ama birey olmayan şeyler kötülüğe katlanamazlar, yani devlet ve yargıçlar ve okullar kötülüğe izin veremezler çünkü bireylere izin veremezler. Hem modern tarihimiz, bu büyük makinelerle savaşan cesur, küçük bireylerin öyküsü değil midir kardeşlerim? Bu konuda ciddiyim kardeşlerim. Ama yaptıklarımı sevdiğim için yapıyorum.”
“Bir rüya ya da kabus aslında kafanızın içindeki bir film gibidir o kadar, tek farkı siz de içinde yer alabilirsiniz.”
“İyiliğin sebebini aradıkları yok, öyleyse niye tersini merak ediyorlar ki?”
“Manyak gibi gülümsüyor, bir yandan da harıl harıl düşünüyordum. Ama sokağa çıktığımda, düşünmenin salaklara göre olduğunu ve akıllıların ilhamı ve Tanrı ’nın gönderdiklerini falan kullandıklarını çakozladım.”
“O zaman uykuya sığınmama yol açan şey, korkunç ve yanlış bir histi kardeşlerim, vurmaktansa vurulmanın daha iyi olduğu hissi.”
“Ne pis dünyaymış burası.”
Seyahat Kumbarası Edinmek..!
Seyahat tavsiyesinde bulunduğum muhatapların, çoğu kez öğrenci kardeşlerim oluyor. Yukarıdaki cümleleri benden duyduklarında, "Sen bize seyahat etmeyi öneriyorsun, ama biz öğrenci adamlarız. Burslarımızı bile denkleştiremiyoruz ki kalkıp seyahate çıkalım!" şeklinde itirazlar yükseltiliyorlar. Haklı olarak.
deha ve delilik arasında seyreden bir hayat...
"önemli olan, tanrı'nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. insan denen bir enstrüman. ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. bu yüzden, tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla
The Order of Vampires adlı serinin ilk kitabı kendileri yazarın dilini anlatımını yarattığı farklı Vampir konseptini çok beğendim . Ve olaylar bağlantılar tüm bu paranormal anlatımın içine şahane konmuş incelikli eleştiriler derin karakterler hepsi çok güzel . Seri ilerledikçe daha güzelleşecek belli ilk kitap aşırı uzundu bir tık kısa olsa
Dedikleri kadar varmış! Bu kitap hakkında söylenen ne kadar şey varsa doğruymuş! Uzun zaman sonra ilk defa bir kitabı okurken nefes almayı unuttuğumu fark ettim. Öykülerin başında sarsıcı bir girişle sizi yakanızdan tutan eller, gerilimi bir an bile olsun bırakmadan boynunuzdan sıkıca tuttuktan bir süre sonra, öykünün sonlarına doğru nefes