İnsanın en değerli varlığı vücudu ve ruhudur. Hastane gövdelerin, tiyatro ruhların şifa kaynağıdır. Ruhsuz adam bir kalıptır. Düşünmekten, duymaktan, insanlıktan, iyi ile kötüyü ayırt etmekten uzak bir kalıp.
Piramidi tüm odalarıyla, dehlizleriyle, tünelleriyle, farklı tür ve şekillerde taşlarıyla beraber, inşaattan önce planlandıklarını iddia etmek, ayın üstünde yaşayan bir hipopotam kadar saçma
Gerçi şimdi küçük bir odayı süpürüyorum.
Ama bunu sonsuza dek sürdürmeyeceğim.
Hiç Kyuşu hırsımı engelleyebilir mi?
Cıvıltılı serçe sürüleri
Kartalın ıssız yoluna çıkabilir mi?
On sekizinci sonbaharım, bugün, bu akşamüstü, şu an: bir daha asla geri gelmeyecek, diye düşündü. Bir şey, bir daha geri döndürülemez biçimde kayıp gitmekte.
Yağmurdan iki damla kulaklarında küpe
saçlarında sarhoş ikindi esintileri
aysız gecelerin dantelleriyle örülü kirpikler
dudaklarında pembe kanatlı bir kelebek
tenin sabah güneşinde buğday rengi
gözlerinde kıvranan derin siyahi istek...
Biraz eğ başını, hafifçe gülümse, oldu
Işık uygun, harika bir fotoğraf olacak bu
birde fonda şu cüzzamlı yeryüzü olmasa!
Ah, kurumuş deniz toprağındaki gümrah baca!
Ah, aç yolcuları taşıyan ekmekten tekne
yine de seviyorum seni sakın kıpırdama!
Bilgisayar o kadar zekidir ki, kurban kendisini oturmuş da, insanların beyinlerini vücutlarından çıkartıp besin maddeleriyle dolu bir kavanoza koyan kötü kalpli bir bilim insanının var olabileceğine dair eğlenceli ama epey saçma varsayımdan bahseden bir yazı okuyormuş sanabilir.