“Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum
Kimdir o, nasıldır diye rüzgarlara sordum
Hülyamı tutan bir büyü var onda diyordum
Gördüm: Dişi bir parsın ela gözleri vardı.”
“Babama Eşekli kütüphaneci derler.Ürgüp’ün içindeki kitaplığı yönetirken otuzdan fazla köyün halkına eşekle kitap taşıdığı için ona bu adı taktılar.Emekli olduğu halde hâlâ bu adla çağrılır.Bütün köylere tek tek gidip yetişkinlere, çocuklara kitap verdi.Millet kitap okusun, kadınlar da kitap okusun diye yıllarca çırpındı babam.”
Ben kimim? Yasayım. Yasanın kederi görmek için gözleri var mıdır? Yasanın sizin tatlı sesimizi duyacak kulakları var mıdır? Yasanın hassas düşüncelerinizi yaşama geçirecek bir hafızası var mıdır? Hayır Madam, yasa emreder ve emretti
ğinde darbesini indirir.
Cesaretinize eşlik edecek en güçlü şey vicdanınızdır.Bütün fikirleriniz, aşk, tutku ve ihtirasla dolu olsun.Her yerde ve her şeyde aradığımız sadece kendimiz.Kendimizi bulabilmek!Hepsi bu.
İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth’da da vardı.