Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün beni Kudüs’e, kuşlar alıp götürse, Muallakta bırakıp, hiç geri getirmese. Tevrat ile, İncil ile, Kur’an ile. Siz terkettiniz bu diyarları kan ile, Biz geldik gülsuyuyla yıkadık Furkan ile Mekke, Medine, Kudüs’tük. Çok kırıldık, çok incindik, çok küstük. Naiftim, zariftim, Mushaf-ı Şerif’tim, Sora sora gittim Bağdat’ı bulamadım Babacığım, baba! Bağdat nerde acaba? Burda arz da yok, arş da yok, arşın da yok Babacığım, baba! Halep yerinde mi hala? Babacığım, baba! Çocukken anlattığın Kudüs duruyor mu orda?
Reklam
İştar: "Şu eski insanlar ne garip. Bu kabartmalar nasıl sokmaz kötüleri buraya acaba!" Osman: "Sanki bizde yok mu öyle inançlar. Boynumuza muska takıyoruz cin çarpmasın, hastalık gelmesin diye. Aynı inanç değil mi?"
Düşünüyorum da ben veda etmeyi bilmem sevgilim sana nasıl veda ettim onu da bilmiyorum düşünüyorum sana veda ederken aslında senden gittiğimi fark etmen içinmiydi acaba hersey biraz bir seyleri anlaman icin miydi değermiydi bu veda bilemem oysa ben vedaları hiç sevmem sessiz sedasız toplanır giderim vedaların geri dönüşü olur benim bu vedamın da dönüşü olur mu ?
"Bu, acaba dışarıda sessiz sedasız yağan yağmurun tesiri mi? Şimdi İstanbul nasıl? Orada da böyle yağmur var mı? Yoksa Kozyatağı'ndaki bahçe, şimdi ay ışıkları içinde pırıl pırıl yanıyor mu? Kâmran, ben sadece senden değil, senin olduğun yerlerden de nefret ediyorum."
Sayfa 176 - İnkılap YayınlarıKitabı okuyor
"Bütün ıstıraplarım, orada, o eşikte bitecek... Acaba hep böyle mi düşünürüz; ölümün mü, hayatın mı çocuğuyuz? Bu saati hangisi kuruyor, mevsimlerin eli mi, mutlak karanlığın parmağı mı? Ölüm muhakkak ki bir akıbet. Fakat mademki hayat denen piyango beni teşkil eden adem parçasına isabet etmiş. Mademki kainat, her zerresiyle benim için canlanmış, o halde duyguların ve duyumların cennetinde, bu acayip Walt Disney oyununda sonuna kadar payımı almalıyım!" Hayır, böyle de düşünemiyordu. Bu da çok basitti. Bu sadece dışarıda kalmak, satıhta yüzmekti. "Kapının önünde kalmıyoruz ki, evin içine giriyoruz, ona sahip oluyoruz, benimsiyoruz, benimdir, diyoruz, istiyoruz, memnun oluyoruz. Gidenin arkasından ağlıyor, gitme! diye eteklerine yapışıyoruz. Hiçbir şeyi kendimizden ayırmıyoruz. Bir sofraya davet edilmiş değiliz; belki mütemadiyen içimizden yaratıyor, doğuruyoruz... Hiçbirimiz hayatı maddenin arızi bir hali gibi kabul etmiyoruz." Hatta bu işi anlamak isteyenler bile, sonuna kadar oyunun içinde kalıyorlardı. Her şey bizden geliyor, bizimle geliyor ve bizde oluyor. Ne ölüm var, ne de hayat var. Biz varız. İkisi de bizde. Onlar, ötekiler sadece zaman aynasından geçen küçük, büyük arızalardı.
Reklam
Ah, bu yoldan bir çıkabilseydi. Fakat yürüyebilmesi için yolun ayaklarının altında kaymaması, olduğu yerde durması lazımdı. Acaba bu son mu? diye düşündü. Son... Kurtuluş... Her şeyin bitmesi ve perdenin inmesi. O büyük ve ferahlatıcı boşanma. Bütün kafasındakilere, hepsine birden "Paydos!" demek, kapıları açmak ve yol vermek, son zerresine kadar her hatırayı, her hayali, her tasavvuru kovmak ve herhangi bir nesne, cansız ve şuursuz bir mevcut olmak, bu güneş altında parlak bir yılan sırtı gibi, bir ucu dikilen sokağa, güneşin yer yer bir cüzam gibi kemirdiği duvarlara, evlere katılmak, varlığın çemberinden çıkmak, bütün tenakuzlarından kurtulmak...
Sayfa 64 - BİRİNCİ BÖLÜM: İHSANKitabı okudu
Dünya orta halli dünya, insan aşağı seviye, palamutlar eh taze işte, bunlarla oyalan, "Allah bir" de geç işte. Sıcak kızdı, karınca gerindi, bardak terledi. Mürdüm eriği büsbütün renginde mi acaba, gelincik balığı çakarların arasında uykuda mı acaba, dedem öbür tarafı çok methederdi, umduğunu buldu mu acaba?
Sayfa 33 - İletişim Yayınları
Acaba kıyamet kopmuştu da o mu anlamıyordu ?
Sayfa 21 - YKYKitabı okudu
Kabahati hep başkalarında arayanlar, sürekli başkalarında kusur bulanlar , içlerinde çok mu büyük acılar taşıyorlar acaba,
Reklam
"İnsanlık öldü mü ?" dedim. "Yok", dedi, "ölmedi, ölmedi ama bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı herhalde?" "Nerede kaldı acaba?"
"Özgürlük bu demektir!" diye düşündüm. Bir hastalığa yakalanıp altın liralar toplayacak, sonra da birden hastalığını yenip bütün varını yoğunu havaya savuracaksın. Hastalığın birinden kurtulup daha büyük başka birine tutulasın... Fakat, bu da esirlik değil midir, acaba? İnsan, soyu için, Tanrı için, kendini bir düşünce uğruna feda mı etmelidir? Ya da, acaba efendimiz ne kadar yüksekteyse, tutsaklık zincirimiz de o kadar uzuyor ve o zaman çok geniş bir harmanın içinde sıçrayıp oynuyor, sonra ucunu bulamadan ölüyoruz, bunun adına da özgürlük mü demişiz yoksa?
Sayfa 34 - Can YayınlarıKitabı okudu
440 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
#kitapyorumu #seldaileoku Eşinizin bir kaza sonrasında, eşiniz olmadığını düşünüyorsunuz? Peki sizce bu nasıl mümkün olabilir? . Ben bile eşimden yana çelişkiye düştüm. Acaba bu benim eşim mi diye adamı göz hapsine aldım. Hareketleri aynı değişiklik yok, tabiki şimdilik... . Akıl almaz olayların içine bodoslama daldım. Kitap ilk sayfasından son
Gecenin Rengi
Gecenin RengiEda Yıldırım · Nemesis Kitap · 202347 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.