Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çelişki mi? Tutarsızlık mı? Yol değiştirmek mi? Nedir bu farklılığın sebebi? Hangisi gerçek? Akifimizin hangi yönünü öne çıkarmalı: Sanatını mı, fikirlerini mi, şahsiyetini mi? Tanzimatın getirdiği ikilikler türünden bir ikilem mi bu? Hem mektep, hem medrese, hem muhafazakârlık, hem modernlik... Bir yanda mazi, bir yanda âti... Şizofreni dedikleri bu mu yoksa?
Dünya Cumhuriyeti'nin doğuşunu şimdiden görür gibiyim. Terör, karanlık ve muhafazakarlık, dünya insanlarını aynı anda her tarafta uyandırmanın sınırsız zorluğu bile ulusları birbirine bağlayan, kardeş yapan o büyük gerçeği boğamaz. Fakat iktidarlar yerlerinde kalmak için direnirse, eğer kardeşçe çığlıklarla donanmış savaşçıların sesi kesilirse; işte o zaman sizlere hatırlatıyorum; dünyanın bütün ulusları, lanetli tarihlerin yorulmak nedir bilmeyen ve hep horlanan, hep yenik düşen insanları! Size sesleniyorum; adaletinize, öfkenize sesleniyorum. Sahilleri kasıp kavuran kavgaların, fırtınaların, kum çöllerine yerleştirilmiş sarayların ve anıların çevresinde; dalga dalga yükselen yeni bir şey var, gittikçe yaklaşıyor. Yapılan hatalar ölçüsünde devrimci oluyor gerçek. Çünkü devrim yepyeni ve şaşmaz bir düzeni müjdeliyor.
Sayfa 274 - Yordam KitapKitabı okudu
Reklam
Ortada birbirinden farklı iki Akif olduğu kesin ... Biri cemiyet-i beşeriyeye hizmet için yazan Akif, diğeri de kendisi (!) için yazan Akif. Çelişki mi? Tutarsızlık mı? Yol değiştirmek mi? Nedir bu farklılığın sebebi? Hangisi gerçek? Akifimizin hangi yönünü öne çıkarmalı: Sanatını mı, fikirlerini mi, şahsiyetini mi? Tanzimatın getirdiği ikilikler türünden bir ikilem mi bu? Hem mektep, hem medrese, hem muhafazakarlık, hem modernlik ... Bir yanda mazi, bir yanda ati... Şizofreni dedikleri bu mu yoksa?
Faşizmin en kapsamlı tanımı nedir? Faşizmin milletler, dinler ve muhafazakârlık çağına özlem duysa da kapitalizme öldüresiye bağlı kalan azgın bir modernlik karşıtı tahayyül olduğunu söyleyebiliriz.
Sayfa 50 - Sel Yayınları, çev. Alp TümertekinKitabı okudu
Statüko nedir? Günümüzün süratine erişmiş bir dünyada statüko adını verebileceğimiz, tutunmak için demir atabileceğimiz bir durum var mıdır? Aksine modern dünyadaki haliyle bir muhafazakâr, geçmişin değerlerini korumayı üstlenen biri değil, aksine şu anda kendisinin sahip olduğu, içinde yaşadığı değerleri gelecek kuşaklara dayatan biridir. Oğullarının ve kızlarının kendi bildiği değerlere göre yaşamalarını isteyen birinin halidir muhafazakârlık. Bu açıdan statüko geçmişin akideleştiği bir değerler manzumesi olmaktan çok geleceğin “yenilik” ve “başkalık” tehlikelerine kendini oranlayarak korumaya çalışan, çoğu zaman bölük pörçük bir değerler çizgisidir. Muhafazakârlığın geçmişten değil gelecek korkusundan kaynaklandığını Horkheimer ile Walter Benjamin, tarihsel maddecilik sorgulamalarında oldukça can yakıcı bir şekilde formüle etmişlerdi. Peki nedir bu “gelecek” korkusu? İlla ki “yaklaştığı hissedilen” bir devrimin ya da başka bir şeyin, mesela dünyadaki hayatın imajının topyekûn değişmesinin gelişi değil. Çoğu zaman çok daha müphem ve kaynakları kolay kolay belirlenemez bir durum da olabiliyor bu: Mesela bunun bir gelecek konusunda tedirginlik olmadığını, ama yine de geleceğin, ancak tarih tarafından ispatlanabilir bir tehdidi olduğunu da söyleyebiliriz. Başka bir deyişle bir muhafazakâr geleceğinden endişe duyan biri değildir, ama yine de gelecek, “bir olanak”, “bir başkalık” olarak onun üzerinde ağırlığını hep hissettirir.
Sayfa 1010 - İletişim Yayıncılık 1. Baskı 2012 İstanbul (E-KİTAP)Kitabı okudu
Herkes değişmeye vurgu yapar. Türkiye'de bu özel olarak kullanır. Çünkü Türkiye'de herkes her şeyin değişmesini istemextedir, diğer bir ifadeyle şartlarımız gereği mutlak bir değişme kavramı ileri sürülür. Hâlbuki mutlak bir değişme kavramı olamaz. Bir de biz biliyoruz ki bu değişme kavramı tersini düşünmeden düşünülemez. Eğer kötü kavramı yoksa eğer kötüler yoksa iyi kavramı da olamaz, iyiler de olamaz. İyi olmayı anlamlı kılan şey kötünün varlığıdır. Dolayısıyla değişme vardır ama değişmeyi anlamlı kılan bir şey olmalıdır. Bu nedir? Değişmeyen şeyler, eğer hayatta değişmeyen şeyler olmasaydı değişmeyi istemezdik. Yani değişmeyi savunmak anlamsız olurdu. Düşünün ki tek renk ve her şey beyaz, biraz saçma olurdu o zaman. Dolayısıyla hayatımızdaki her şey değişmeden ibaret değil. Muhafazakârlık da bu, insanın değişmeyen, hayatın değişmeyen yanlarına vurgu yapar. Muhafazakârların ısrarla vurguladığı husus budur.
Reklam
Lafla milliyetçilik ve nefesle din... Bunları dış yardımların sadakasına sarıp fakir halkın cehaletine sunacak oy toplayacaksın... İktidarı alınca aynı oyun.. Tekrar alınca bir daha aynı oyun... Borçlanacak borçlanacak, borçlanacaksın... Aldıklarını memleketi topyekûn kalkındırma yollarında değil, sermayedar grupları yaratmak ağaları desteklemek
Sayfa 126Kitabı okudu
Dursun ve diğer yazarların kitaplarına uzun bir değerlendirme
Son bölümde, İslâm'a yönelik eleştirel görüşleri üzerinde durduğumuz Turan Dursun ve Erdoğan Aydın'ın genel olarak eleştirilerinin niteliği, temel görüş ve iddialarının düşünce tarihindeki yeri ve günümüzdeki anlamı ile vardığımız sonuçlar ve önerilerimizüzerinde duracağız. Şunu da belirtelim ki, yazarların eleştirileri, sadece kendi görüşlerini
Yeni muhafazakârların kurucu öncülerinden Irving Kristol (1920-2009) The Weekly Standard dergisine 2003 yılında yazdığı bir makalede Neo- Con’ların görüşlerini mükemmel diyebileceğimiz bir şekilde özetliyor. Kristol, “Yeni Muhafazakâr İnanç Neydi ve Şimdi Nedir?” başlıklı makalesinde, yeni muhafazakârlığın tanımı konusunda bir sıkıntı
Mini Eteğin Ortaya Çıkışı
Kadın giysileri arasında mini eteğin en tartışmalılardan biri olmasının hikmeti nedir acaba? Neden bir kumaş parçası, kimi zaman bakışları, kimi zaman da "cık cık cık!"lar eşliğinde kınamaları ve hatta tacizleri üzerine çeker? Bunu anlamak için, mini eteğin anavatanı sayılan Londra'ya ve "keşfedildiği" 1960'lı yıllara gidelim. Bu dönemde yaşanan toplumsal ve kültürel devrimle, sadece modada değil, cinsellikten müziğe kadar her alanda geleneklerden kopuş, yenilik ve deneysellik hâkimdi. Muhafazakârlık ve püritenliğe tahammül yoktu artık. Fonda Rolling Stones ve Beatles şarkıları, sahnede mini etek, statükoyu tepetaklak eden genç bir kitle... Vogue Amerika'nın efsanevi editörü Diana Vreeland'in deyişiyle youthquake, yani gençlik depremi yaşanıyordu.
Sayfa 79
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.