Öncelikle Orhan Pamuk’a bu kitabı yazma cesaretinden dolayı hayranlığım daha da arttı ve sevilmemesinin, kendisine karşı oluşturulan önyargının ve karalama kampanyasının başlamasının en büyük sebeplerinden birinin kitap içindeki bazı kısımlar olduğunu belirtmek isterim. Neler var mesela bu kısımların içinde: Kur’an’a uymayan hadislere yaptığı
Evet, bugün gene buram buram tarih kokan bir İskender Pala kitabı incelemesi için birlikteyiz arkadaşlar. İskender Pala’nın kendisi ile olmasa da, romanları ve kalemi ile ilk defa "Abum Rabum" #30305965 sayesinde tanıştım. Şahsen çok beğendiğim Abum Rabum sonrasında okumuş ve incelemiş olduğum kitap türlerine
Üstad diriliş neslinin amentüsünü tanımlarken kullandığı bir cümlede, "Bir orman sesidir neslimin amentüsü. Bir orkestra zenginliği ile yüklü, anlamca ve eylence" diyerek, bu amentünün bir iş, bir eser, tarih örme, hakikati söyleme kavgası ve en soyuttan en somut olana bir uzantı olduğunu da belirtmiş oluyor. Bu amentü, "İyiliği
Ne marketlerdeki çoğunluğu elde edip, boykotu becerebildik. Ne acıyı kendi memleketimizde evrenselleştirebildik. Suçun tamamı bizde mi? Evet.
Bugün 116. gün
Şempanzeler, birazcık eğitimle kısa süreli hafızalarını insanlardan daha iyi kullanırken bizler en temel şeyleri hem kendimize hem çevremize öğretemedik. Yani, şempanzeler bile bir şeyleri
Gerçekten yazıklar olsun bize! Hiç kimse alınmasın, kendi kendimize söylüyoruz bunları.
Evet, yazıklar olsun bize! Çünkü içinde bulunduğumuz durumu bu sözlerden başka bir şeyle izah edemeyiz.
Taş üstünde taş kalmadı, şehid sayısı yirmi üç bini aştı, enkaz altındakiler hariç. Yüz bine yakın yaralı, yüz binlercesi de açlıktan ve hastalıktan ölmeyi
İslâm ve Müslüman
Atasoy Müftüoğlu, 1980’li yılların başlarında İsmail Râci el-Farukî ile tanış olduğu ve kitabın sunuş başlığını hazırlamıştır. Modern Cağda İslâm hakkında çalışmalarıyla tanınan Müftüoğlu, “Niçin İslâm?” kitabı şöyle değerlendirir: Müftüoğlu çağımızın algı dünyasını -sömürgeci bilginin nesnesi- olarak telaffuz eder.
Meyra..
İlk incelememe kitaba konu olan 'Srebrenitsa katliamını' kısaca açıklayarak başlamak istiyorum. Yugoslavya, bünyesinde birden fazla din ve birçok etnik grup barındıran bir ülkeydi. Bu etnik gruplar daha fazla birarada kalamadı ve birkaçı bağımsızlığını ilan etti. Bunlardan biri de 5 Nisan 1922 yılında bağımsızlığını
Merhaba iyi akşamlar herkese. Kitap hakkında yorum yapmadan önce yaşadığım coğrafyadan bana kalanlardan bahsetmek istiyorum. Okurken “bize ne?” diyebilirsiniz, buna saygı da duyarım. Fakat benim bunu anlatmam gerek. Çünkü yaşadıklarım tamamen bize, biz doğarken, üzerimizden çıkartamayacağımız bir elbise olarak verilen ve azınlık sayılan