Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Eğer ceza verecekseniz, size yapılan işkencenin misliyle ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır." (Nahl 16, 126) Diyanet Vakfı Meali Nahl Suresi 126. Ayet Açıklaması Resûlullah (s.a.), Uhud savaşında amcası Hz. Hamza’yı kâfirler tarafından burnu ve kulakları kesilmiş, ciğeri çıkarılmış bir şekilde görünce: «Allah’a andolsun ki, eğer Allah bana zafer verirse senin yerine yetmiş kişiyi böyle yapacağım!» diye yemin etti. Bunun üzerine 126. âyet indi. Resûlullah (s.a.) yeminine keffâret verdi ve onu uygulamadı.
Eğer ceza verecekseniz, size isabet edenin misliyle ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır. (Nahl suresi 126. ayet )
Sayfa 272 - İnsan yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nahl Suresi 126. Ayet
Size yapılan bir saldırıyı “cezalandırmak istediğinizde,”ancak “size yapılan haksızlık oranında karşılık verin;” bununla beraber, ceza verecek bir güce sahip olduğunuz hâlde, öfkenizi yenip af yolunu seçerek “sabrederseniz, elbette bu” asil davranış, —Allah’ın dinini küçük düşürmeyecekse, ya da zâlimleri cesaretlendirip iyice azgınlaşmalarına yol açmayacaksa— “sabredenler için çok daha hayırlıdır.”
Nahl Suresi 126. Ayet
Ey mü’minler! Size zulüm ve haksızlık edenlere ceza verecekseniz, onlara karşı misliyle ceza verin, fazlasını yapmayın. Eğer affeder ve kısas istemezseniz sizin için daha hayırlı ve daha sevaptır. Sabretmeye ve kötülük edene ceza vermemeye teşviktir. Çünkü cezalandırmak mübah, onu terk etmek ise daha iyidir.
Sayfa 1392 - İZ YayıncılıkKitabı okuyor
"Size yapılan bir kötülüğe karşılık verecekseniz, size yapılan muamelenin aynısıyla mukabele edin. Yok eğer sabrederseniz, böyle davranmak sabredenler için elbette daha hayırlıdır." (Nahl Suresi, 126. Ayet)
Nahl Suresi, 126. Ayet
Eğer -bir suça karşılık- ceza verecekseniz, -en fazla- size yapılan kadar ceza verin. -Cezadan vazgeçip- sabrederseniz bu -sabrınıza karşılık olarak kazanacağınız- sabredenler için daha hayırlıdır.
Reklam
Hz. Hamza'yı(r.a) şehit ettiler, etlerini parça parça ettiler. Kumlara sürdüler. Bunu gören Resulullah (sav) ve sahabe yemin ettiler. "Bizde bunu yapana bundan daha fazlasını yapacağız"dediler. Siz öyle yapacaksınız ama Allah ne diyor? Hemen; Nahl süresi ayet 126 geldi. "Eğer bir kimseye azapta bulunacaksanız, kendisiyle azaba uğramış olduğunuz şeyin misliyle azapta bulunun. Ve eğer sabrederseniz, elbette o sabredenler için daha hayırlıdır." O zaman sahabe-i kiram yeminlerini bozup kefaret verdiler. Eğer sana kötülük yapana dokunmazsan bütün mükafatı ahirette alacaksın. "Bir seyyie (kötülük), yani tokat, sopa veya acı söz vs cezası da onun bir misli kötülüktür. Fakat kim affeder ve ıslahta bulunursa artık onun mükâfatı da Allah'a aittir. Şüphe yok ki O Allah zalimleri sevmez." ( Şura suresi 40)
Sayfa 209 - Yasin yayıneviKitabı okudu
Kur’an-ı Kerim bizim düşmanlarımızı sevmemizi emretmemiştir ancak kesinlikle adil olmamızı ve affetmemizi emretmiştir. [ Nisâ suresi 135. ayet, Nahl suresi 126. ayet ]
Kur’an-ı Kerim bizim düşmanlarımızı sevmemizi emretmemiştir ancak kesinlikle adil olmamızı ve affetmemizi emretmiştir. (Nisâ suresi 135. ayet, Nahl suresi 126. ayet)
Nahl Suresi-126-127-128. Ayet
Eğer ceza ile karşılık verecekseniz, ancak size yapılan eziyetin misli ile karşılık verin; ve eğer sabrederseniz, yemin olsun ki bu, sabredenler için elbette daha hayırlıdır. Sabret; sabretmen ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlara üzülme ve yaptıkları tuzaktan dolayı telaş da etme! Zira, elbette Allah, kendisinden sakınan ve devamlı iyilik yapanlarla beraberdir.
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
Nahl Suresi, 126. Ayet
Eğer size yapılan zulme karşılık vermek isterseniz, size yapılanın aynıyla karşılık verin (daha fazlasıyla değil.) Eğer sabrederseniz, (cezadan vazgeçerseniz) sabır (cezalandırmaktan) daha hayırlıdır.
İSLAM VE ŞİDDET
Bakara suresi şöyle diyordu: “Ey inananlar, öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, kökeye köle, kadına kadın.” (178. ayet) Bu şekilde kısas istemek ölenin velisinin hakkıydı. Eğer bir müslüman erkek, kâfir erkeği öldürürse, kısas uygulanmazdı. Bakara suresi, cezayı bireye değil, eski kabile hayatının bir kalıntısı olarak topluluğa vermiş oluyordu. Ölenin karşılığında kan bedelini, öldürenin topluluğundan bir eşidi oluşturabiliyordu. Kısas yerine bedel de ödenebilirdi. Kadın Müslümanın değeri, erkeğin yarısı kadardı. Diğer cezalar da yapılanın misliyle kısastı. “Eğer bir topluluğa azap edecekseniz, size yapılan azabın eşiyle azabedin.” Nahl suresinin 126. ayetinde böyle emrediliyordu. Kısasa kısas uygulanarak organ kesme türünden cezalar yanında, kırbaçlamak gibi gene ezaya dayanan cezalar da vardı. Zinanın cezası recm idi, yani toprağa gömüp taşlamak.