Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Naziat sûresi, âyet:41
Nefsin arzuları uyarınca hareket etmemek. Çünkü Ulu Allah şöyle buyuruyor: " Kim Allah'ın huzurundaki makamından korkar da nefsini aşırı arzulardan alıkoyarsa, varacağı yer cennettir."
Her bir âyet-i Tenzil, birer menzildir. İşte şu menzillerden bak: "Yemin olsun peş peşe gönderilen meleklere; ve rüzgâr gibi esip her tarafa yayılanlara; ve bulutları yeryüzüne dağıtanlara; ve hak ile bâtılı ayıranlara; ve peygamberlere vahiy getirenlere." Mürselât Sûresi, 77:1-5. "Yemin olsun kâfirin ruhunu tâ derinliklerinden şiddetle söküp alanlara; ve mü'minin ruhunu kolaylıkla alanlara; ve suda yüzercesine gökten inenlere; ve Allah'ın emrini yerine getirmek için yarışanlara; ve emrolundukları işi tanzim ve tedbir edenlere." Nâziât Sûresi, 79:1-5. Melekler ve Cebrâil o gecede Rablerinin izniyle yeryüzüne iner." Kadir Sûresi, 97:4. "O ateşin başında, Allah'ın emrine karşı gelmeyen ve verilen emri yerine getiren haşîn ve şiddetli melekler vardır." Tahrim Sûresi, 66:6 Sözler
Sayfa 564Kitabı okudu
Reklam
Nâziât Sûresi 46. Ayet
Kâfirler “onu,” yani yeniden diriliş vaadinin gerçekleştiğini “gördükleri Gün,” bu dünyada “sadece bir akşam üzeri veya kuşluk vakti kadar kaldıklarını zannedecekler.”
Nâziât Sûresi
34. Korkunç halleri her şeyi kaplayan ve diğer mu­sibetlerden büyük olan o büyük musibet, yani kıyamet geldiğinde... İbn Abbâs şöyle der: O musibet, kıyamettir. Her türlü korkunç şeyleri kapsadığı için ona bu isim verilmiştir. 35. O gün insan, yapmış olduğu iyi veya kötü amelleri hatırlar ve onları, amel defterinde yazılmış görür.
Ensar Neşriyat
Ve dağları sağlam bir şekilde çaktı. Nâziât Sûresi / 32.Ayet
* Dağı, önce yeryüzüne mıh yaptı da sonra yerin yüzünü deniz sularıyla yıkadı.
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Dağları direk (yapmadık mı?)" Nebe' Sûresi, 78:7. "Yeryüzünde sâbit dağlar diktik." Hicr Sûresi, 15:19. "Dağları sapa sağlam dikti." Nâziât Sûresi, 79:32.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Gözün yaş elin boş pişmanlık ne fayda!
Sanki (dünyada) sadece günün bir saatinde, aralarında tanışacak kadar kısa bir süre kaldıklarını düşünür bir durumda Allah onları mahşerde topladığı vakit, Allah’ın huzuruna çıkarılacakları uyarısını asılsız sayanlar ve doğru yolda yaşamamış olanlar hüsrana uğramış olacaklar. (Yûnus Sûresi 45. Ayet) Tefsiri Allah’ın huzurunda hesap vermek üzere mahşerde toplanan insanlar, kıyametin dehşetini ve âhiret hayatının sonsuzluğunu anladıklarında dünyadaki hayatlarının veya –daha zayıf bir görüşe göre– kabirde kaldıkları sürenin (bk. Zemahşerî, II, 192) “sadece günün bir saati kadar” kısa sürmüş bir hayat olduğunu (krş. Nâziât 79/46), hâlâ birbirlerini tanıdıklarına göre uzun bir süre ayrı kalmadıklarını, dolayısıyla kabirde bulundukları sürenin de çok fazla olmadığını düşüneceklerdir. Fakat daha sonra insanların dünyada yakınlığı bulunanlarla bağı kopacak, herkes başının derdine düşecek, dünyadaki iman ve ameline göre ya mutlu ve sevinçli olacak ya da kederlere boğulacaktır (bk. Abese 80/34-42); Allah’ın huzuruna çıkartılacaklarına, dünyada iken yapıp ettiklerinin hesabını vereceklerine inanmayan ve bunun sonucunda doğru yolda yaşama sorumluluğunu duymayanlar o gün en büyük hüsranla karşılaşacaklardır. Allah onları mahşerde topladığı vakit, kendilerine öyle gelir ki sadece gündüzün görüşüp tanışacakları bir saati kadar (dünyada) kalmışlar.
Artık kim hiçbir sınır tanımadan azgınlaşmış, Dünya hayatını ni âhirete tercih etmişse, İşte o kızgın alevli cehennem, onun varacağı yerin tâ kendisidir! Kim de birgün Rabbinin huzuruna çıkıp hesap vereceği korkusuyla yaşamış ve nefsini kötü arzulara uymaktan dizginlemişse, İşte cennet, onun varacağı yerin tâ kendisidir. (Nâziât Sûresi 37, 38, 39, 40, 41) -Ömer Çelik / Hakk'ın Dâveti Kuranı Kerim Meâli ve Tefsiri Cilt 5
Sayfa 357Kitabı okudu
Her şeyi bastıran o en büyük felaket geldiği zaman! İnsan neyin peşinden koştuğunu o gün anlar, fakat artık iş işten geçmiştir. (Nâziât Sûresi 34, 35) -Ömer Çelik / Hakk'ın Dâveti Kuranı Kerim Meâli ve Tefsiri Cilt 5
Sayfa 357Kitabı okudu
Nefsinin azgın arzularına uyan ve dünya hayatını (Âhirete) tercih edenlerin varacağı yer cehennemdir. Rabbi'nin makamından korkan ve nefsinin azgın arzulardan alıkoyanların varacağı yer ise cennettir. Naziat sûresi; 37-41
Reklam
Nâziât Sûresi
37: Artık kim hiçbir sınır tanımadan azgınlaşmış, 38: Dünya hayatını âhirete tercih etmişse, 39: İşte o kızgın alevli cehennem, onun varacağı yerin tâ kendisidir! 40: Kim de birgün Rabbinin huzuruna çıkıp hesap vereceği korkusuyla yaşamış ve nefsini kötü arzulara uymaktan dizginlemişse, 41: İşte cennet, onun varacağı yerin tâ kendisidir.
Dünya ahiret dostlarımız Melekler :) (aleyhimüsselam)
"Yemin olsun peş peşe gönderilen meleklere; ve rüzgâr gibi esip her tarafa yayılanlara; ve bulutları yeryüzüne dağıtanlara; ve hak ile bâtılı ayıranlara; ve peygamberlere vahiy getirenlere." Mürselât Sûresi, 77:1-5. "Yemin olsun kâfirin ruhunu tâ derinliklerinden şiddetle söküp alanlara; ve mü'minin ruhunu kolaylıkla alanlara; ve suda yüzercesine gökten inenlere; ve Allah'ın emrini yerine getirmek için yarışanlara; ve emrolundukları işi tanzim ve tedbir edenlere." Nâziât Sûresi, 79:1-5. Melekler ve Cebrâil o gecede Rablerinin izniyle yeryüzüne iner." Kadir Sûresi, 97:4. "O ateşin başında, Allah'ın emrine karşı gelmeyen ve verilen emri yerine getiren haşîn ve şiddetli melekler vardır." Tahrim Sûresi, 66:6
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.